Rahibe kitabı Diderot’un önemli kitaplarından bir tanesi.
Bu güzel kitabın tanıtım yazısını bloğumuzda kitap tanıtım yazılarını görmeye alıştığınız Eftelya Akdeniz’in kaleminden sunacağız.
Yine ben sadece bu metni blog yazım tekniğine göre düzenleyeceğim ve onun ötesinde yapılan yoruma bir virgül dahi eklemeyeceğim. Bu güzel tanıtım yazısına geçmeden önce yazarın hayatına kısaca göz gezdirelim
Denis Diderot kimdir?
Denis Diderot Fransa’nın Champagne şehrinin Langres kasabasında 5 Ekim 1713 yılında dünyaya geldi. Bıçakçılık yapan bir babanın ve manastıra kapanarak akli dengesini yitiren bir kızın kardeşiydi
Antoinette Champion ile babasının çok itiraz etmesine ve üstelik kız çok fakir olmasına rağmen evlendi. Diğer evliliği ise Volland ile oldu. Volland evde kalmış bir kız muamelesi görse de çevresinden Diderot ondqan çok etkilenmişti.
Denis Diderot Aydınlama çağının en önemli filozof ve yazarlarından bir tanesidir. Toplumun eğitilmesi ve geliştirilmesi için hazırlanan Ansiklopedinin baş editörü oldu. Onun önderliğinde Aydınlanma dönemi Batı Avrupa ülkeleri arasında çekişmelere neden olsa aydınları toplumlara kazandırmıştır. Baş editörlüğünü yaptığı ansiklopedinin bazı maddeleri kilise tarafından tepki görmüş, Filozofça düşünceler kitabı ise mahkeme kararı alınarak yakılmıştır.
Kiliseleri bir endüstriyel kurum olarak gören Diderot bu düşüncesinden dolayı Hıristiyanlığı reddetmiştir. Diderot romantizm akımının en önemli öncülerindendir.
Rahibe tanıtım yazısı
Herkese tekrardan merhabalar… Uzun zamandır yoktum ve hepinizi çok özledim… Sizlere harika bir kitapla geldim… O zaman vakit kaybetmeden yorumumuza geçelim…
Dini yaşamların gerçek yüzlerini sergileyen kitapları oldum olası sevmişimdir… Diderot’un Rahibesi de bu kitaplardan birisi olmuş.
Suzanne’nin manastır hayatı hakkında yaşanmışlıklarının yer aldığı mektuplardan parçalar ile doyurulmuş bu eserde manastır hayatının iç yüzünü yalın ve çok hafif öznel bir dille aktardığını söyleyebiliriz. Diderot’un böylesi bir eseri ortaya çıkarmasıyla “Din” adı altında yaşanan tüm usulsüz ve hatta olmasını asla istemeyeceğimiz ahlaksız olayları insanlara en çarpıcı şekilde gösterdiğini söyleyebilirim.
Layık olduğu sevgi ve şefkatten hep mahrum bırakılmış Suzanne’nin, anne ve babasının zoruyla manastıra gidip Rahibe olması için baskı yapmışlardır… Zaten yalnızlık içerisinde üzgün bir hayat süren Suzanne manastır hayatını daha da yalnızlaşacağı ve dış dünyayı tanımadan izole bir hayat süreceğini bildiği için asla istememekte, Rahibelik ünvanını şiddetle reddetmektedir… Nitekim Suzanne istemeyerek manastıra gider… Aslında manastıra gitmesinin sebebi rahibelik yemininin töreni yapılacağı zaman uluorta herkesin gözü önünde bu yemini kabul etmemektir.
Bu hareketiyle de manastırdaki Rahibe ve Rahiplerin gözlerinde kötü bir konumda yer almıştır… Kurtulduğunu düşündüğü andan annesinin korkunç bir sırrı açıklamasıyla ve annesinin baskısıyla Suzanne tekrardan manastır yolunu tutar… Bu olaydan sonra bir anlık da olsun fikrini değiştirmiş az da olsun Rahibeliğe sıcak bakmıştır… Bu seçimi ile Suzanne’nin manastırdaki rahibelerin ilişkisi ve günah çıkarmadaki rahiplerle olan diyalogları en şok edici olaylarla okumanız mümkündür.
Aslında metinlerde yer almayan daha çok sözlü olarak kabul edilen bazı kuralları manastırdaki insanların kabullenip ona göre uygulamalar yaptıklarını görmüş olmamız mümkündür… İlk başta suzannenin manastır yaşımın biraz olsun iyi iken baş Rahibe’nin değişmesi ile olaylar daha ilginç bir hale gelir…
Manastırda yaşayan insanların sadece yaşantıları tarzları hakkında değil Rahibelik yemininden kaynaklı içindeki bastırılmış duyguların yıllar geçtikçe ne şekle büründüğünü ilerleyen sayfalarda okumamız mümkündür… Zaten daha çok alıntılarla doldurulmuş bir eser olduğu için ve bu alıntılarında gayet akıcı ve yalın bir dili olduğu için eseri çabucak bitirmeniz mümkündür… Bu tarz konularda ilgisi olanların gerçekten seveceği bir eser olduğunu düşünüyorum…
Alıntılar
Bir de şu var: Ekmeğini başkasından beklemek insana çok ağır gelir.
(Syf.19 – 1.Basım 2015)
“Öteki yaşam düzenlerinin de dikenleri yok mu? İnsan yalnız içinde yaşadığı durumun acılarını duyar. (…)”
(Syf 28-29 – 1.Basım 2015)
“…Suzanne kardeş, en iyi rahibeler, manastıra bazı büyük günahlarını bağışlatmak için girmiş olanlardır…”
(Syf.67 – 1.Basım 2015)
Ve son söz!
Denis Diderot’un bütün eserleri çok önemli değerlidir. Eserleri arasında çok önemli bir yeri olan Rahibe kitabını bizlere tanıtan Sayın Eftelya Akdeniz’e teşekkür ediyor ve değişik kalemlerden kitap tanıtımlarını bloğumda yayınlamaya devam edeceğim.
Her şey yok olabilir, her şey hükmünü kaybedebilir ama yazılı olan her şey tarihi kayıttır ve geleceğe ulaştırılmaya çalışılan belgelerdir. Kitaplar o yüzden çok önemlidir ve hayat aslında kitaptır.
Bu tanıtım yazısını Eftelya Akdeniz yapmıştır.