Kitap Analizleri

Küçük Ağa İle Bir Cami Hocasının Kuva-i Milliye’ye Katılma Öyküsü

Küçük Ağa romanı gerçekten muhteşem bir kitaptır.
Yıllar önce dizi olarak çekilen Küçük Ağa dizisi en az kitap kadar ilgi görmüştür.
Küçük Ağa konusu itibariyle ilginç bir kitaptır.
Birinci Dünya Savaşı bitmiş ve Osmanlı yenilen ülkelerin arasındadır. Ülke baştan başa işgal edilmiştir.
Yıllarca yapılan savaşlarda cephelerde savaşan erlerden sağ kalanlar birer birer memleketlerine döndüklerinde işin gerçek yüzü daha da net olarak ortaya çıkmaya başlamıştır.
Halk fakir, bezgin, yorgun ve takatsizdir.
Yeniden savaşacak güç ve takat kimsede yoktur.

Savaştan geri dönenler ve bezgin, hem yorgun, hem de çoğu sakattır.
Yaşadıkları savaşın psikolojik travmalarını beraberinde getirmişlerdir.
Buna rağmen dinlenecek kendilerine vakit ayıracak zamanları yoktur.
Çünkü ülke baştan başa işgal edilmiştir.
Ülkenin dört bir yanına yeni bir ordu kurulmaya çalışıldığına dair haberler gelmektedir.
İlk duyulduğunda pek umut yaratmasa da, Osmanlı hükümetinin yanında ya da yeni kurulmaya çalışılan Kuvvacıların yanında yer almak üzere halk saflarını belli etmeye başlamıştı.
İşte bu süreç ve ondan sonrasını anlatan Küçük ağa romanının  sizlere tanıtmaya çalışacağım.
Her zaman olduğu gibi kitaptan önce yazarımızı tanıyalım.

Tarık Buğra Kimdir?

Tarık Buğra Akşehir’de 1918 yılında doğmuştur. İlköğrenimini aynı yerde tamamlamıştır. Daha sonra Konya Lisesinde okuyarak 1936 yılında mezun olmuştur.
Tıp Fakültesinde iki yıl okuduktan sonra Hukuk fakültesine geçmiştir. Ondan sonra da edebiyat Fakültesinde okumuştur.

Mezuniyet tezini vermeden bu okuldan da ayrılmış ve babası ile beraber Nasrettin Hoca adlı gazeteyi çıkarmıştır. 1976 yılında Tercüman gazetesinden ayrılmıştır. Bu ayrılıktan sonra kendisini tamamen edebiyata vermiş ve çok önemli eserler kalem almıştır. Tarık Buğra Devlet sanatçısı ünvanına sahiptir. Tedavi gördüğü kanser hastalığından kurtulamayarak 26 Şubat 1994 Çapa Tıp Fakültesinde hayata gözlerini yummuştur.

Küçük Ağa Romanı konusu ve Anlatımı

Küçük Ağa Romanı ilginizi çekecek bir konu. Konu Kuva-i Milliye’nin oluşum süreci ve Osmanlı Devleti tarafından gönderilen “İstanbullu Hoca” ve onun etrafından gelişen olaylar, Kurtuluş savaşı Mücadelesi. Kitabın çok sade bir anlatımı var. Bu tür kitapların usta yazarı Tarık Buğra çok akıcı bir üslupla yazmış kitabı. Sıkılmadan okuyacağınıza eminim.

I. Dünya savaşının ortaya çıkan etkileri savaşan gazilerin evlerine teker teker dönmesi ile ortaya çıkmaya başlamıştı. Bunlardan biri de Çolak Salihti. Akşehirli olan Salih gittiği zaman ile döndüğü zaman arasında ortaya çıkan değişimleri tam yüreğinde hissediyordu. Memleketin durumunu çok net görebiliyordu. Önceleri dost olarak yaşayan Rumlar ve Ahalini arasına soğukluk girmiş ve ortada ayan beyan belli olan bir tedirginlik vardı.

Salih’in Niko adında çok sevdiği bir Rum arkadaşı vardır ve o da çok tedirgindir. Bu arada İngiliz ve Yunan Askerleri işgal hareketlerine başlamışlar ve ortadaki tedirginlik daha da artmıştı. Yıllardır Osmanlı’nın himayesinde sorunsuz yaşayan Rumların bu tavrı Salih’inde hoşuna gitmemesine rağmen arkadaşı Niko ile görüşmeye devam eder. Bu Salih için hiç iyi izlenim bırakmaz ve halk Salih’ten uzaklaşmaya başlar. Artık Osmanlı ve padişaha olan güvenini de yitirmiş, kolunun eksikliğinin verdiği tahribat gün be gün daha da derin açığa çıkmaya başlamıştır. Kimsenin kendine hak ettiği değeri vermediğini düşünen Salih namazdan niyazdan da elini eteğini çekmiştir. Ancak ülkenin düşman işgaline karşıda duyarsız kalmamaya karar vermiştir. Buna rağmen Salih toplum tarafından iyice dışlanmış ve yalnız bırakılmıştır.

İstanbullu Hoca Geliyor

Tam bu sırada Şehire İstanbul’dan bir hoca gönderilmiştir. Halkın İstanbullu Hoca diye anlattığı bu kişi Osmanlıya ve padişaha bağlılığı artırmak ve organize etmek için gönderilmiştir. Çok güzel v etkileyici bir hitabeti olan hoca bu konuda elinden geleni yapmaktadır. İşte tam da bu sıralarda halkı yeniden örgütleyen ve düzenli bir şekilde halkın bir araya getirmeye çalışan Kuva-i Milliye hareketi başlamıştır.

Ancak Kuvvacıların işi çok zordur. Memleketin içinde Kuvvacılara karşı bir çok kişi ve kuruluş vardır. Hocanın Osmanlı ve padişah lehine yapmış olduğu ateşli vaazlar dolayısı ile Kuvvacılar ve hoca arasında ciddi ayrışmalar oluşmaya başlamıştır. Hoca karakter olarak çok iyi ve düzgün bir adam olmasına rağmen padişah tarafına yapmış olduğu çalışmalar her şeyi altüst etmektedir. Bu arada Salih terk edilmişliğin verdiği acı ile böyle yaşamak yerine Kuva-i Milliye’ye katılmaya karar verir. Buna sebep olan nedenlerden biri de Salih’in arkadaşı Niko’nun Osmanlıya karşı mücadeleye karar vermesidir. Bir türlü hizaya gelmeyen ve Osmanlı ve padişah hakkında ateşli vaazlar vermekten vazgeçmeyen İstanbullu Hoca hakkında ölüm kararı alınır. Hoca çocuklarını ve eşini bırakarak şehirden ayrılır.

İstanbullu Hoca karar aşamasında..

Kuvvacılar bir şekilde hocayı yakalamak üzereyken hoca çetelere sığınır. Onu bulmak için Salih görevlendirilir. Salih Hocayı bularak onu Kuvvacılara katılmaya ikna eder. Böylece Kurtuluş savaşının ilk dönemlerinde ciddi yararlılıklar gösteren Çerkez Ethem’in kardeşi Tevfik Bey’in çetesine katılır. Ancak düzenli orduya girmeye yanaşmayan Çerkez Ethem ve kardeşi isyan bayrağını çeker. Hoca Çerkez Ethem ve kardeşini bu isyandan vazgeçirmek için elinden geleni yapar ama başaramaz.

Bu arada Salih’i Akşehir’e gönderen hoca oradan haber almayı düşünmektedir. Akşehir’de hoca öldü bilinmektedir ancak hoca yaşamaktadır. Yeni kimliği ile “Küçük ağa” olarak Kuva-i Milliye yararına ciddi çalışmalar yapmaktadır. Kuvvanın öncülerinden olan Doktor ve arkadaşları Hocanın Kuvva saflarına katılmasından büyük sevinç duymuşlardır.

Hoca daha sonra Ankara’ya gider ve orada Kuvvacıların öncüler ile tanışır ve özellikle Fevzi Çakmak Paşadan büyük ilgi görür. Artık hoca eşini ve çocuklarını merak etmektedir. Fevzi paşa ile beraber Akşehir’e döner. Eşine haber salar ancak eşi çok hastadır ve birkaç gün sonra ölür.Hoca daha sonra Ankara’ya döner ve mücadeleye devam eder.

Ve son söz!

Küçük Ağa gerçekten sımsıcak bir roman. Birbirinden kopmadan devam eden harika bir kurgusu var. Okuyanı sıkmadan adeta romanın içine alıyor. Bu da kitabın okunmasını kolaylaştırıyor.







İlgili içerikler
Kitap AnalizleriSanat

Allah'ı Arayan İmam Kitabının Analizini Özgür Köktürk yaptı.

Kitap Analizleri

Rahibe ; Denis Diderot'un Kaleminden Bir Başyapıt

Kitap Analizleri

Soykırım Bir İnsanlık Utancının Kaleme Alınmış Acı Hikayesi

Kitap Analizleri

Uğultulu Tepeler Emily Bronte'nin Kaleminden Harika Bir Kitap

Paylaşımlardan anında haberdar olmak istiyorsan abone ol!