Siyaset

Çok Partili Siyasi Hayatımız -6-

(28 Şubat Süreci ve AKP’nin kurulmasına giden Süreç)
Necmettin Erbakan’ın Başbakan, Tansu Çiller’in Dışişleri bakanı olduğu hükümette 28 Şubat 1997 tarihinde olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Konseyinde alınan kararlar siyasi hayatımıza “Post modern” darbe olarak girdi.

27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylülden sonra Türkiye 28 Şubat 1997 yılında farklı bir askeri vesayetle karı karşıya kaldı. Askeri vesayetler Türki demokrasisinin yolunda gitmesine hep engel oldu. Demokrasimiz hiçbir zaman kendini test etme olanağı bulamadı. Demokrasimiz karşılaştığı her aksaklığı kendi kendine düzeltmek yerine askeri ihtilallerle karşılaşarak sürekli yara aldı.
Necmettin Erbakan’ın Başbakan, Tansu Çiller’in Dışişleri bakanı olduğu hükümette 28 Şubat 1997 tarihinde olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Konseyinde alınan kararlar siyasi hayatımıza “Post modern” darbe olarak girdi.

İrtica ile eylem planı, Batı Çalışma Grubu gibi kurumların oluşturulduğu bu dönemde siyasi hayatımızda beliren çatlaklık daha da derinleşmiş ve özellikle inançlı kesime yapılmış gibi gösterilen icraatlar ile toplum yeni bir siyasi yapının kucağına doğru itilmeye başlandı. 28 Şubattan yaklaşık 4 yıl sonra kurulan Ak Parti ve yıllardır dersaneler, açtığı okullar ve üniversiteler ile önemli bir kadro yetiştiren Fetullah Gülen cemaatinin altyapısı aslında hazırlanmış oluyordu. Aldığı mahkumiyet kararı ile yasaklı hale gelen Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın arkadaşları ile 14 Ağustos 2001 kurduğu AK parti girdiği ilk genel seçimde 365 milletvekili kazanarak tek başına iktidar oldu. Bir başka yazıda işleyeceğimiz ve halen devam eden Ak Parti iktidarı ayrıca bir inceleme konusudur.

28 Şubat süreci aslında 12 Eylül 1980 tarihinde bozulan bütün dengeleri yerle bir etti ve cumhuriyet tarihinden bu tarafa belli bir normda işleyen kurumları ve sistemi koordineli bir şekilde işleyemez hale getirdi. Aslında irtica ile mücadele amacı ile yapıldığı söylenen 28 Şubat post modern darbesi ülkemizi Fetö darbe girişimine kadar götürecek irticanın kucağına kadar götürecek süreci başlatmıştı. İleriki yıllarda tarihçilerin muhakkak inceleyip arka planını ortaya koyacağı 28 Şubat Post modern darbesi bir gün muhakkak ortaya çıkacaktır. Özetlersek 28 Şubat süreci toplumsal ayrışmayı tetikledi ve toplumun ortak noktalarda buluşması gittikçe zorlaşmaya başladı.

Necmettin Erbakan’ın 1996 Ekim ayının başlarında gerçekleştirdiği Libya, Mısır ve Nijerya ziyaretlerindeki konuşmaları, Kocatepe Camiinde Aczimendilerin yapmış olduğu “Şeriat isteriz” gösterileri, Başbakanlıkta tarikat şeyhlerine verilen iftar yemeği ve Sincan Belediyesi tarafından yapılan Kudüs Gecesi aslında 28 Şubat’a zemin hazırlıyordu.

18 Haziran tarihinde Necmettin Erbakan başbakanlıktan istifa etti. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Tansu Çiller yerine hükümeti kurma görevini Mesut Yılmaz’a verdi. Mesut Yılmaz; Bülent Ecevit ve Necmettin Cindoruk ile Anasol-D hükümetini kurdu.  Bu süreçte en dikkat çeken kişi Fetullah Gülen olmuş ve 28 Şubat Post modern darbesine destek vermiştir. 16 Nisan 1997 tarihinde katıldığı bir televizyon programında şöyle demişti. “Askerlerimiz bir yönüyle yaptıkları bazı şeylerden ötürü bazı çevrelerce, belki antidemokratik davranıyor sayılabilirler. Ama onlar konumlarının gereğini anayasanın kendilerine verdiği şeyleri yerine getiriyorlar. Hatta dahası, ben zannediyorum, onlar, bazı sivil kesimlerden daha demokrat. Herhalde onların temsil ettikleri kuvvet şu partiler arasında birbirini istemeyen insanların elinde olsa bir gece hızlı bir baskınla gelirler hasımlarını bertaraf ederler onun yerine otururlar. Kuvvet ellerinde olduğu halde çok mantıki davranıyorlar. Çok muhakemeli davranıyorlar. Epey zamandan beri. His öne çıkmıyor burada ve kuvvet, güç gösterisi şeklinde öne çıkmıyor. Bana demokraside daha dengeli geliyorlar, o açıdan.” 

Kısaca anlatmaya başladığımız bu süreç AKP’nin kurulmasına zemin hazırlamış ve kurulur kurulmaz oluşturulan kamuoyu ile gireceği ilk seçimde % 25’den fazla oy alacağı söylenmeye başlanmıştı. Mesam Konferanslarında 28 Şubat sürecinde Başbakan olan Necmettin Erbakan AKP’yi siyonizm’in kurdurduğunu söylemiş ve arka planı çok detaylı bir şekilde anlatmıştır.

Bundan sonraki yazılarımızda 4 bölüm halinde anlatacağımız Akparti dönemi Türkiye demokrasisi için çok önemli bir süreçtir. Ülke yönetim sisteminin toptan değiştiği, beraber yol aldıkları Fetullah Gülen ve cemaatinin terörist ilan edilmesi, kısaca eksisi ve artısı ile çok detaylı incelenmesi gereken bir süreçtir.

İlgili içerikler
GündemSiyasetYaşam

Cumhuriyet Halk Partisi Bilinçli Olarak Tabela Partisi Haline mi Getiriliyor?

GündemSiyaset

Müzmin Muhalefet Neden Sona Ermiyor.

GündemSiyasetYaşam

Altılı Masa Ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi

Siyaset

Otokrasi ile Yönetilen Ülkerin Demokrasi İle Aldatılma Oyunu

Paylaşımlardan anında haberdar olmak istiyorsan abone ol!