İşte insan kitabını aslında merakımdan okumak istedim.
Neticede insanız ve köklerimizle ilgili şeyleri merak ediyoruz. Kitabı okuduğumda hayal kırıklığı yaşadığımı söyleyemem. Bir bilim kurgu ya da zamanda yolculuk tadında bir kitaptı. Şunu da hemen ifade edeyim. Kitabın anlatımı biraz dağınık gibi duruyor. Bunu göz ardı edebilirseniz kitap gerçekten okunmaktan keyif alınacak bir kitap.
Bir uyarı daha yapmak zorundayım.
Kitabın içinde din ile ilgili çok eleştiri hatta sert eleştiri var. Bu konuda hassasiyetleriniz varsa okumanızı tavsiye etmem ya da bilin isterim. Kitabın akıcı bir anlatımı olduğunu söyleyebilirim. Konunun dağınıklığına adapte olabilirseniz kitap sizi sürükleyip gidiyor.
Kitabı okuyup bitirdiğinizde büyük olasılıkla şu soruyu soracaksınız ve belki de kendi kendinize cevap arayacaksınız. “Gerçeklik mi fikri doğuruyor, yoksa fikir mi gerçekliği”
Ben her zaman fikirlerin gerçekliğe doğru bize yol aldırdığına inanırım. Umarım sizinde bir cevabınız vardır.
Şimdi kitabımızın yazarını tanıyıp kitaba geçelim.
Michael Moorcock kimdir?
Michael Moorcock İngiltere’nin başkenti Londra’da 18 Aralık 1939 yılında dünyaya gelmiştir. Parlak bir öğrenciliği olmadı. Gazeteci olmak istiyordu. Zaten çocukluk yılları 2. Dünya savaşının etkilerini yaşayarak geçti.
Daha gençlik yıllarında yazdığı hikaye ve öyküleri satmaya başladı. Tarzan Dergisine 1956 yılında editör oldu. Dergide daha fazla yazı olmasını istemiş ve bunu kabul ettiremediği için dergiden ayrılmıştır.
1967 yılında yazmış olduğu “İşte insan” ile Nebula ödülü kazanmıştır. Kitapta zeka özürlü olan Nasıralı İsa’nın yerine geçerek İsa Mesih olan zaman gezgini Karl Glauger’i anlatır.
İşte O Adam’ın Türkçe baskısının önsözünde yazdığı gibi, onun karakterlerinin kahramanları zorlu şartlar ve baskı nedeni ile ortaya çıkar.
İşte İnsan kitabının özeti
İşte İnsan kitabının ana kahramanı Karl Glouger.
Kalr Glouger kendini agnostik olarak tanımlasa da din üzerinde araştırma yapmaktan ve kafa yormaktan vazgeçmez.
En çok kafa yorduğu ise İsa’nın hayatı, yaşananlar ve bunların gerçekliği ile alakalıdır. Ünlü Psikiyatr Jung’un teolojik fikirlerinden etkilenerek araştırmalar ve okumalar yapmış, Jung’un fikirleri üzerine kurulmuş bir tartışma grubuna katılmıştır.
Ne olduysa bundan sonra olmuştur. Bu toplantılar esnasında Karl, James isminde bir bilim insanı ile tanıştı. James bu tanışmadan sonra Karl’a çok ilgi ve yakınlık göstermeye başladı. Hatta onu çalışmalarını görmesi için evine davet etti. Bu davette gerçekten bir zaman makinesi ile karşılaştı. James’in icadı olan bu makine sadece geçmişe gidebiliyordu.
James bu çalışmaları şimdilik hayvanlar ile yapmaktadır ev aslında aradığı bir denektir.
Karl’a bunun için teklifte bulunur. Teklifi duyduğunda düşüneceğini söylese de James’in gösterdiği aşırı yakınlıktan rahatsız olur ve kabul edemeyeceğini telefonla iletir.
Monica
Monica çok zeki bir terapisttir ve Karl’ın kız arkadaşıdır. Cinsel tercih olarak bir lezbiyendir ve Karl bunu bilmemektedir. Karl’ın aksine dinden nefret etmekte ve bu konuda ağır cümleler sarfeden biridir. Din konusunda James ile durmadan tartışma yaşamaktadırlar. Bir akşam Monica eve geldiğinde Karl’a hayatında bir kadın olduğunu ve Karl ile tatmin olmadığını açıklar. Karl’ın ise düşünceleri bambaşkadır.
Bu olay üzerine James ile irtibata geçerek onun teklifini kabul edeceğini söyler.
Ancak bir şartı vardır.
Gideceği zamanı kendi seçecektir.
Karl M.S 29 yılına gider. Onu Esseniler isminde bir kabilenin üyeleri bulmuştur. Gerçekten de kutsal topraktadır. Onu ilk gördüklerinde pek anlaşmadılar. Karl isminin o çağa uygun olmadığını düşünerek adını Emmanuel olarak söyledi. Birkaç kelimeyi geçmeyen Aramice bilgisi dolayısı ile anlaşmakta zorlandılar. Kabilenin başında Yahya adında biri vardı. Yahya Karl’ın gelişini bir işaret olarak algıladı. Karl, ona bir peygamber, büyücü, kahin olmadığını anlatmaya çalışsa da inandırmakta güçlük çekti.
İsa’ya ulaşma çabası
Karl’ın tek bir amacı vardır. Nasıra’ya ulaşıp Yusuf ve Meryem oğlu İsa’yı bulmak. Bir yolunu bularak oradan kaçtı ve Nasıra’ya ulaştı. Ancak işler beklediği gibi gitmedi. Daha sonra İsa ve Yusuf’un bir köyde yaşadıklarını öğrendi. Oraya gittiğinde tam bir hayal kırıklığı yaşadı. Yusuf ve Meryem ile karşılaştığında İsa’yı görmek istediğini söyledi. Onu gördüğünde bir ulusun geleceğini değiştirecek bir kişiden daha çok karnını bile doyurmaktan aciz bir kişi ile karşılaştı.
Bir konağa misafir olarak gittiğinde Yahya’dan haber geldi kendisine yardım etmesi için. Ancak tarihin akışını değiştirmemek halka vaazlar vermeye ve onlarla konuşmaya başladı. Halk onu peygamber belledi. Aslında MS 29 yılında Karl kendi sonunu hazırlamıştı. Halk onu yakaladı, çarmıha gerdi ve ellerinden çiviledi.
Tüm bunların gerçek olmadığını düşünürken Monica’nın sesi duyuldu.
“Zayıflık ve korku, Karl, seni buna iten buydu. Şehitlik bir kendini beğenmişliktir.”
Ve son söz!
Her zaman olduğunu gibi son sözümüzü söyleyelim. Kitabı okurken bir film izliyormuşsunuz hissine kapılıyorsunuz. Karl’ın sorunlu çocukluğu, Monica ile ilişkileri, zamanda yolculuğu ve sonu…
Bence bu tür kitapları sever misiniz bilmiyorum ama benim ilgimi çekti.