Nutuk, sadece bir kitabın adı değildir
Bir kitap düşünün, aslında bir millete verilmiş hesabın metni olsun.
1919 yılında başlasın ve hasta adamın ayağa nasıl kaldırıldığını adım adım, tane tane, kelime kelime anlatsın.
Nutuktan bahsediyorum.
Samsun’ ayak basılması ile başlar ve “Gençliğe hitabe” ile son bulur.
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir diye Gençliğe seslenir ve “Muhtaç olduğun Kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” diye bitirir ve “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözü ile nokta koyar.
Türk siyasi tarihinde belki de ilktir.
Bir milletin önüne düşüp 3 yıl, 3 ay, 22 günde ülkeyi bağımsızlığına kavuşturup bunun hesabını milletine vermek. Nutuk içindeki konular 1919 ve 1927 yılları arasını kapsar. Mustafa Kemal Atatürk Nutku Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden 6 günde okumuştur. Nutkun metnini tamamen kendisi Arap harfleri ile yazmıştır.
Atatürk Kimdir?
Atatürk, 1881 yılında Selanik’te doğdu ve 1938 yılında İstanbul Dolmabahçe sarayında öldü gibi klasik cümlelerle sayfalarımı doldurmak istemiyorum. Bir milletin kaderini değiştirmek için doğdu, bir milletin kaderini değiştirdi, bir millet için hayatını adadı ve o milletin vefakar vatandaşlarının sinesine gömüldü diye özetleyebilirim.
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözü onun ruh dünyasının adanmışlığını en güzel şekilde ortaya koyan bir sözüdür.
Nutuk İçeriği ve anlatımı
Nutuk İçeriği itibariyle Atatürk’ün Samsundan başlayarak yurdumuzun nasıl kurulduğunu anlatan en birinci kaynaktır. Yazıldığı an itibari ile Arap alfabesi olmasına rağmen günümüzde sadeleştirilen yapısıyla okunması ve anlaşılması kolaylaştırılmıştır. Birçok yayınevi tarafından çıkarılmış bir sürü Nutuk kitabı olmasına rağmen orijinal metinlerden sadeleştirilen ve ciddi yayınevleri tarafından çıkarılmış olan kitapları tavsiye ederim. Benim elimde yaklaşık 600 sayfa olan İş Bankası yayınlarının çıkardığı kitap var ve bu tanıtım yazısını ondan aldığım alıntılarla yapıyorum. Bu ülkede Atatürk’ü seven de sevmeyen de Nutuk kitabını muhakkak okumalıdır. Nutuk kitabını okuduktan sonra vicdan sesine kulak vererek içinde anlatılanları değerlendirmelidir.
Ben açık yüreklilikle şunu ifade edebilirim. Nutuk kitabını okuduktan sonra Atatürk’ü şahsiyet olarak daha çok anladım ve onun nasıl bir ruh dünyasına sahip olduğunu kavrayabildim. Nutku okuduğumda şuna karar vermiştim. “Bu metni kaleme alan ve altı gün meclis kürsüsünden okuyan bu kişi kesinlikle “Öncü” bir beyin ve bir dahi idi. Bir çığır açmak için gelmişti. Çünkü bir milletin kader yazgısı kapanmak üzereydi. Belki de tarih sahnesinden silinecekti. İşte bu kapanan yolu açmak, bir milletin kaderini yeniden yazmak için bir süreliğine gelmiş öncü bir ruh ve dahi idi.
Neden Nutuk Okunmalı?
Neden Nutuk Okunmalı sorusunun cevabını ben şöyle vermiştim.
Bu ülkenin sokaklarında milyonlarca insan din üzerinden ahkam kesiyor ama dinin kitabını birinci elden okuyup anlamak gibi bir uğraşı hiçbir zaman olmamış. Bu ülkenin milyonlarca insanı her saat her dakika siyaset üzerine yorumlar yapar ama siyaset ile ilgili belki de tek bir sağlam kaynak eline alıp okumamıştır. Bütün bildiği televizyon haberlerinde duyduklarından ibarettir. Bu ülkenin insanı Kurtuluş Savaşı dahil Atatürk ve yakın tarih hakkında kendine göre fikrini beyan eder hatta bunu dayatır. Ne hikmettir bunu birinci elden okumayı nedense düşünmez ve aklına getirmez. (istisnaları tenzih ederim)
Yakın tarihimizle ilgili en önemli bilgileri birinci elden alabileceğimiz ve vicdan terazimizde değerlendirebileceğimiz en önemli ve birincil kaynaktır. Bunun için Nutuk muhakkak okunmalıdır. Ondan sonra hem Atatürk hem de yakın tarihimiz hakkında karar verilmelidir. Bunu önemsiyorum.
1. Dünya savaşı sonrasında dönemin padişahı Vahdettin ona bir görev verdi. Bu görevi 3.Ordu Müfettişi olarak yapacaktı. Yapması gereken Samsun ve çevresinde çıkan isyanları ve karışıklıkları önlemek, halkın yatışmasını sağlamaktı. Hemen gerekli hazırlıkları yapıp bu konuda yaptığı çalışmaları bir rapor haline getirerek padişaha sundu. Ancak padişahtan konunun çözümü ile ilgili hiçbir geri dönüş olmadı.
Bunun üzerine Amasya’ya geçti ve orada silah arkadaşları ile buluşarak tarihe not düşülen bir tamim yayınladı. İşte bu tamimden sonra İstanbul ile olan bütün köprüler yıkılmış oldu. Ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri ve “Milletin bağımsızlığını yine milletin kazanacağının” duyurulması ile Nutukta anlatılan süreç tarih huzurunda yazılmaya başladı. Savaş bittikten sonra yapılan devrimler ve olağanüstü çalışmalar tek tek anlatılarak milletin huzurunda millete hesap verildi. Kazanımların özellikle Cumhuriyet’in kimlere emanet edildiği kalın çizgilerle altı çizilerek vurgulandı.
Ve son söz!
Nutuk okunmadan yakın tarihin sağlıklı değerlendirilebileceğine inanmıyorum. O yüzden yakın tarihimize merakı olanların, bu ülkenin nasıl kurulduğunu öğrenmek isteyenlerin muhakkak başvurması gereken bir kitaptır.