Smyrna’nın Yazgısı kitabının tanıtımını sayfasında gördüğümde gördüğümde kitabın ismi dikkatimi çekti. İnternette kitabın PDF dosyası var mı diye merak ettim ve buldum. Her ne kadar arkadaşım Muzaffer Aktaş güzel bir inceleme yazısı yazmış olsa da benim de kaba taslak dahi olsa bilgim olmalıydı. Kitaba yaklaşık bir saat vakit ayırdım ve akıp giden bir ırmağın içindeki yaprak gibi kendi yakın tarihimiz ile karşılaştım. Ve bu tanıtım yazısını bloğumda paylaşmaya karar verdim. Kitabın tanıtım yazısına giriş, sonuç bölümü ve yazarın hayatını eklemekten başka bir katkım olmadı. Bu vesile ile değerli dostum Muzaffer beye çok teşekkür ediyorum ve kitabımızın çok yönlü yazarını sizlere tanıtıyorum.
Gülseren Engin kimdir?
Gülseren Engin çok yönlü bir yazar ve aynı zamanda doktor. 1946’da İstanbul’da doğdu, çocukluk ve gençlik yılları Ankara’da geçti. 1971’de hekim olduktan sonra yurdumuzun bir çok yerinde görev yaptı.
Yazı yazmaya bir başladı ve bir daha da bırakamadı diyebileceğimiz bir kişi. Şiir, öykü, roman, tiyatro oyunları, makale ve anı gibi pek çok türde yazılar yazdı. İlk yazdığı eser Yorgun Konak 1989 yılında basıldı. 1993’te Ömer Seyfettin Öykü Yarışması’nda ikincilik ödülü, 1994’te aynı yarışmada özel ödül aldı. Ödül kazanan öykülerinin yer aldığı Kaçış Düşleri adlı öykü kitabı 1994’te yayınlandı. 1998’de Sıradan Öyküler adlı dosyasıyla Yunus Nadi Öykü Birincilik Ödülü’nü aldı. 2000 yılında Gezi izleri adlı gezi öyküleri kitabı yayınlandı. Yine 2000 yılında Kaçış Düşleri’nin 2. baskısı yapıldı. 2001 yılında, Bozgun Dönemeci adlı öykülerle Orhan Kemal Öykü Yarışması birincisi oldu. 2001 yılında ilk romanı Cehennemde Bir Ada yayınlandı. 2002’de, Sıradan Öyküler ve Bozgun Dönemeci adlı öykü kitaplarını, Geç Kalan Öyküler adıyla tek kitapta topladı. Yazarın ayrıca, Düş Bahçesi adlı çocuk oyunu, Resmi Nikâh ve Kırmızı Karanfiller adlı tiyatro oyunları var.
Ön bilgi
Smyrna’nın Yazgısı Yarı belgesel formatında yazılmış bir roman. Yazar Gülseren Engin tarafından yazılan “Smyrna’nın Yazgısı” kitabı, kurtuluş savaşının, Yunanlıların İzmir’e ayak basmasıyla başlayan ve yine Yunan ordusunun 9 Eylül 1922 tarihinde denize dökülmesiyle son bulması arasında geçen olaylar anlatılıyor kitapta. Bir üçlemenin son kitabıdır bu okuduğum kitap. Birinci kitabın adı, “Ağlama Smyrna Döneceğim” ikinci kitabın ismi ise,”Smyrna’nın Gözyaşları”
. Mustafa Kemal’in Samsuna çıkışıyla başlayan kurtuluş savaşının öyküsünü çoğumuz biliriz. Adım adım Amasya, Erzurum,Sivas Kongrelerini yapan, Ankara’ya gelerek 23 Nisan 1920′ tarihinde TBMM”sini kurarak İstanbul’dan sonra Ankara’da da yeni bir hükümet kurmuş olması başta Padişahı ve Sevr’i dayatan ülkeleri tedirgin etmişti.
Smyrna’nın Yazgısı kitabının içeriği
(Smyrna’nın Yazgısı kitabının çok akıcı bir anlatımı var. Destansı bir savbaş ve aşkları konu alan bu güzel romanı kurtuluş savaşının gelişimi ile beraber incelemeye çalışalım) İstanbul’un İngilizler tarafından işgal edilmesi, ardından meclisin dağıtılıp millet vekillerinin tutuklanması, kaçan bir kısım vekilin Kuvayi Milliye güçlerine katılmak için Ankara’ya gelerek yeni kurulan Meclis çatısı altında toplanması izledi.
Romanda Halide Edip, Kara Fatma, Gördesli Makbule, Smyrna(Sırma Hemşire), Seher Hemşire başta olmak üzere Ege ve Marmara bölgelerinin eli silah tutan Kadın Müfrezesinin oluşturduğu Akıncı birlikleri düşmana karşı vur-kaç taktiği ile mücadele vermiş, Mustafa Kemal ve diğer komutanların taktirini kazanmışlardır.
İzmit yakinlarında bağlı olduğu Müfreze ile Yahya Kaptan, İstanbul’dan Anadolu ya silah ve yurtsever insanların geçişinde önemli görevler yapmıştır. Padişahın birlikleriyle karşılaşan Yahya Kaptan kalleşçe çeşmede su içerken şehit edilmiştir.
Bir yandan Çapanoğlu, Anzavur, Düzce ve Bolu isyanlarıyla da savaşan Milli ordu, öte yandan Ege’de Yunana karşı Tilki Mahmut, Çakır Osman, Halil Paşa, Halil Efe ve Kaymakam İbrahim Ethem Bey gibi komutanlar düzenli ordu kuruluncaya kadar geçen süre de düşmanın ilerlemesini durdurmuşlardır. Çerkez Ethem’e ayrı bir başlık açmak gerekiyor, pek çok isyanı bastıran Ethem sonunda Ankara’yla ters düşmüş, Ege ve Anadolu da kendi kafasına göre baskınlar düzenlemiş, sonunda Ankara’nın silahlı birlikleri üzerine yürüyünce çareyi Yunan ordusuna sığınmakta buldu.
Ve kurulan milli ordu Büyük Taarruzla Yunanı Anadolu dan söküp atmış, 9 Eylül 1922 İzmir kurtarılarak savaş sona ermiştir. Kitapta Smyrna( Sırma hemşire)-Çakır Osman, Gördesli Makbule-Halil Efe aşklarını da büyük bir heyecanla okumuş olacaksınız. İzmir kurtarıldığında, giderayak Yunanlılarca cayır cayır yakılması ibretlik bir olay olarak tarihe geçmiştir.
Ve son söz!
Bu tanıtım yazısını değerli dost Muzaffer Aktaş yapmıştır. Üçleme eserlerden biri olan bu kitaplar değerli dostumun bu tanıtım yazısı ile dikkatimi çekti. Sosyal medyanın bu güzelliği var. Elinizin altında bütün bilgiler mevcut. Vakti zamanı geldiğinde önünüze çıkıyor. Bu güzel çalışma için değerli dostuma çok teşekkür ediyorum. Onun sayesinde bu güzel eserleri tanımış oldum ve ilk fırsatta alıp kütüphanemdeki kitaplara ekleyeceğim.