İrade Terbiyesi kitabını okuduğunuzda hayatınızı gözden geçirmek durumunda kalabilirsiniz. Bugün sizlere hayatınızı değiştirebilecek kararları almanızı sağlayacak kadar değerli bir kitabı tavsiye edeceğim. Belki okurken zorlandığınızı hissedeceksiniz ancak ben bunun kitabın yazılımından kaynaklandığını düşünmüyorum.
Yılların verdiği alışkanlıkla süregiden hayatımızın değişime direnmesi olarak düşünüyorum. Bu kitap bana göre gençliğe adım atan herkese okutulmalı. Öyle zannediyorum ki, hayatının geri kalan kısmını kurgularken gençler bu kitaptan öğrendiklerinden çok faydalanacaklardır.
Kitapla ilgili ülkemizin iki önemli fikir adamının görüşlerini naklederek yazarın hayatına geçelim.
“Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim.” Cemil Meriç
“Mösyö Girard bize bir kitap tavsiye etti ve mutlaka okumamızı söyledi. Bu, Aix-Marseille Üniversitesi rektörü Jules Payot’un “İrade Terbiyesi” adlı kitabı idi. Ertesi gün şehre inerek kitabı aldım, ihtiyar bir meşenin dibine oturarak İrade Terbiyesi’ni okumaya koyuldum. Okudukça içimde tahassür (özlem) ve nedametle (pişmanlık) karışık müphem (belirgin olmayan) bir acı duymaya başladım. Kendi kendime, ah bu kitap on sekiz yirmi yaşlarımdayken elime geçmeliydi diyor ve geciktiğim için üzülüyordum.” Ali Fuat Başgil
Jolev Payot kimdir?
Jules Payot, 10 Nisan 1859 yılında Chamonix-Mont-Blanc, Fransa’da dünyaya gelmiştir. Eğitim ve akademik kariyeri hakkında pek bir şey bilinmemekle birlikte bazı kaynaklara göre örgün eğitimde lider bir figür olarak ortaya çıkmıştır. 1907 yılında Aix-en Provence’daki Aix-Mrseille Üniversitesinde rektörlüğe atanmıştır. En ünlü kitapları arasında 1909 yılında yayınlanmış olan ve sonradan birçok dile çevrilen Education de la Volonte (İrade Terbiyesi) yer almıştır. Jules Payot, 1939 yılında Aix-en-Provence, Fransa’da hayatını kaybetmiştir.
İrade terbiyesi kitabının anlatımı ve konusu
İrade terbiyesi kitabı ilk bölümünde yazar isteksizlikten bahseder.
Zamanla alışkanlık haline gelecek ve ustalaşacak beceriyi kazanmamız için devamlılık gerekir. İrade zayıflığı başarısızlığın ilk nedenidir. İnsan çaba göstermeyi sevmez ya da doğru tanımlama ile süreklilik arz eden şeylerde çabalamayı yolun yarısında bırakır. Aslında ilk zamanlarda devamlı çalışmak insanı zorlayabilir. Zamanla etkin çalışma azmimiz bizde alışkanlık haline gelir yani artık o konuda ustalaşmaya başlarız. Aynı emeği harcamamıza rağmen eskisi kadar yorulmayız.
Gençlik yıllarımızda bizi en çok engelleyen şey isteksizliktir. Mutluluk mücadele edilmeden yakalanmaz ve her kazanılan mutluluğun ardında harcanmış bir çaba vardır. İstekli olma hali az ama devamlı yapılan uzun çabaları getirir. Araya uzun boşluklar verilerek birden harcanan yüksek eforların hiçbir getirisi yoktur.
Bir başka önemli konu da yaptığımız şeylerde nicelikten daha çok nitelik aramalıyız. Güçlü bir iradeye sahip olmanın en önemli yollarından biri kendimize günlük vazifeler belirlemek ve onları yapmaktır. Kısa bir zaman için dahi olsa günlük yapmış olduğumuz bu vazifeler zamanla irademize hakim olmamızı sağlayacak ve bize alışkanlık kazandıracaktır.
Aslında tembelliğin en önemli zararı ahlaki korunmamızın gittikçe zayıflamasıdır. İhtiras ise insanın gözlerinin kör olmasına ve beyninin kararmasına sebep olur. Tembelliğe neden olan psikolojik bütün güçler bize zarar verir. Bunun tersi olarak aktif olmak ise bize durmadan yarar sağlar. Başarıyı ne kadar çok istiyorsak o oranda sebatkar ve devamlılığımızın olması gerekir.
Herkes zamanın yetersizliğinden şikayet eder oysa zaman planlandığında yeterli olduğu anlaşılacaktır.
Uyuşukluk aslında istektir. Zihinle alakası yoktur. Sabah kalktığımızda uykumuzu açıp bizi güne hazırlayan içimizdeki istektir. Meşguliyeti olmayan insan beyni daha sonra gereksiz işlerle meşgul olmaya başlar. Her şey eziyete dönüşür. Çabası olmayan insanın zevkleri bile zamanla ona eziyet vermeye başlar.
Bir insanın başarılı olabilmesi için bir başarısı olmalıdır. Bu insana özgüven sağlar. Az da olsa sürekli yapılan işler insan iradesinin gelişmesinde önemli rol oynar.
Mutluluğun sırrı aslında aklı ve iradeyi kontrol edebilmektir. Sürekli yaptığımız işler bize bunun kapısını aralayacaktır. Bu konuda en önemli kazanımlardan bir tanesi de tefekkürdür. Zaman zaman içdünyamıza yönelmeliyiz. Ne için dünyadayız, bizden ne beklenmektedir gibi soruları içdünyamıza yönelerek cevaplar aramalıyız.
Zamanı kullanmak.
Zaman ipinin ucu kaçırılmayacak kadar değerlidir.
Zamanı verimli kullanarak devam eden sürekli bir çalışma insanı çok büyük başarılara götürebilir. Bu arada mola vermeden sürekli çalışmak insanı fiziksel ve zi,hinsel olarak yorar. Bunun için zaman zaman mola verip çalışmamızın irademiz tarafından sindirilmesi gereki
Umutsuzluk insanı tembelliğe götüren en büyük nedenlerin başında gelir.
Umutsuzluğa kapılmayan kişinin gücü muhteşem bir güçtür.
En küçük eylemler sürekli tekrar edilerek aklın hayalin alamayacağı çok büyük neticeler ortaya çıkarabilir.
Ve son söz!
Ve son söz olarak kitabın okullarda ders kitabı olarak okunacak kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Kütüphanemizde muhakkak bulunmasını ve çocuklarımıza, torunlarımıza hayatın daha başlangıcında bu kitabı okutarak hayat yolculuğuna daha emin adımlarla çıkmasına yardımcı olmalıyız.