Siyaset

Çok Partili Siyasi Hayatımız -3-

(1970’Lİ YILLAR)
“Bana milliyetçiler adam öldürdü dedirtemezsiniz.
Yollar yürümekle aşınmaz”

Türk Silahlı Kuvvetleri adına ülke yönetimini üstlenen Millî Birlik Komitesi yeni anayasayı oluşturmak için Kurucu Meclis Kanunu’nu kabul etti. Siyasi partiler, barolar, basın, ticaret odaları temsilcileri, sendikalar ve gençlik kuruluşlarından seçilerek oluşturulan Kurucu Meclis üyeleri 6 Ocak 1961’de çalışmalarına başladı. Aynı zamanda siyasi partilerin faaliyetlerine de izin verildi. Millî Birlik Komitesi siyasi partilerin ilk genel seçimlere katılabilmeleri için 13 Şubat’a kadar kuruluş işlemlerini tamamlamış olmaları gerektiğini duyurdu. Bu açıklamadan sonra Türk siyasetine yeni siyasî partiler girmiş oldu. Kurucu Meclis tarafından hazırlanan yeni anayasa 9 Temmuz 1961’de yapılan halk oylaması sonucunda kabul edilerek yürürlüğe girdi.
15 Ekim 1961’de yapılan seçimlere Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Adalet Partisi (AP), Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP), Yeni Türkiye Partisi (YTP) katıldı.

27 Ekim 1965 yılında başlayan Adalet Partisi ve Demirel hükümetleri ve ardından İsmet İnönü’nün ölümü ile yıldızı iyice parlayan Ecevit sıra ile hükümet ederek devleti yönetmeye başladılar. Süleyman Demirel 1965 yılından itibaren 5 yıllık planlama ile ülkeyi kalkındırmaya çalıştı. Yıllık % 5 enflasyon ve % 7 kalkınma ile örnek kalkınma sergilemeye başladık. Süleyman Demirel’e barajlar kralı lakabını verecek olan barajların peşpeşe yapılmasına ve devreye sokulmasına başlandı. 12 Haziran 1966 tarihinde Fırat Nehri üzerinde Keban Barajı’nın temeli atıldı. 5 Ekim 1967 tarihinde Tokat Almus Barajı hizmete girdi. 29 Aralık 1966 tarihinde Ambarlı Santralı hizmete açıldı. 29 Mayıs 1967 tarihinde Kesikkaya Baraj ve Santralı hizmete girdi. 5 Ağustos 1967 tarihinde Altınapa Barajı hizmet vermeye başladı.
1965 yılında Türkiye’nin 3 barajı vardı. 1980 yılına gelince 150 büyük baraj ve 200 küçük baraj (Gölet) yapılmıştır. Bunlar hem sulama, hem de elektrik üretimi sağlamışlardır. 1965 yılında Türkiye’nin 508 köyünde elektrik varken bu sayı 1980 yılında 18.345’e çıkarak köylerin % 80’ine ulaşmıştır.

Boğaz köprüsünün 1970 yılında temelinin atılması ve yarı özel yarı kamu sektörü ile bir kalkınma ivmesi sağlanmaya çalışıldı.

Demirel’in gerek 1980 öncesi ve gerekse 1980 sonrası dönemdeki iktidarlarının en başlıca konularından biri de yolsuzluk olayları idi. 1975 yılında Yeğen Yahya Demirel tarafından ilk hayali ihracat yolsuzluğu yapıldığı anlaşıldı. Mobilya ihraç edenlere tanınan % 75 vergi iadesini kötüye kullandığı, ne mobilya ihraç edildiği ne de ihraç edildiği söylenen İsviçre’de bir böyle bir firma olmadığı anlaşıldı. 20 milyon lira gibi haksız kazanç elde ederek günlerce konuşulan yolsuzluğa adı karışmıştır. Yine 1990 yıllarında bu kez de banka yolsuzluğuyla gündeme geldi. Demirel’in Kıbrıs Yatırım Bankası adıyla KKTC’de kurduğu bankanın hayali olduğu ve böyle bir bankanın izine rastlanmadığı ortaya çıktı.

Zamanında 1978 yılında 115 kişinin katledildiği Maraş olayları patlak verir. Bir bakanlar kurulu toplantısından sonra “Bana milliyetçiler adam öldürdü dedirtemezsiniz” diyerek akıllara durgunluk veren cümleyi kurmuştur.

Toplumsal olaylarda her gün onlarca insan ölürken ve sokaklarda protesto gösterileri vaka-i adiyeden iken “Yollar yürümekle aşınmaz” sözü yine ona aittir.

1971 muhtırasına rağmen arkası gelmeyen ve gittikçe artan şekilde sokak olayları patlak vermeye ve insanlar ölmeye başladılar. Bu arada hükümet bir Demirel bir Ecevit’e geçip duruyordu. Erbakan kah Ecevit hükümetine destek oluyor, kah Demirel hükümetlerine giriyordu. 1961 ihtilalinin kudretli albayı Alparslan Türkeş ise Demirel’in kurduğu koalisyon hükümetlerinde sürekli destekçi oluyor ve bu kısır döngü devam edip gidiyordu.

Yurt içinde ve yurtdışında elçilik görevlilerimiz öldürülüyor, gazeteciler ve ilerici aydın kesimden birçok insan terör olaylarına kurban gidiyordu.
1 Mayıs 1977 yılında Taksimde 34 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylar artık tehlike çanlarının çaldığını gösteriyordu. Maraş olayları, Çorum olayları, kanlı 1 Mayıs, elçilik görevlilerinin ölümü ve her gün sokaklarda ölen onlarca vatandaş Demirel ve Ecevit’in bu kısır döngüyü kıracak siyasi iradeyi gösterememesi ülkeyi 1980’li yıllara kadar taşımıştı. Ekim 1979’daki ara seçimler AP’nin zaferiyle sonuçlanır, Ecevit istifasını verir.
Demirel de MSP, MHP, CGP ve DP’nin dış desteğiyle azınlık hükümeti kurar. Çaresizliğini, “Anarşiyi, ekonomik zorluklardan daha kolay aşacağımızı hesaplamıştım” diye dile getirir. Askerle yaptığı toplantıdaki şu sözleri de önemlidir:
“Ne isterseniz vereyim, ama benden 4 şey istemeyin: Yeni bir Dersim Kanunu istemeyin. Tehcir Kanunu istemeyin, yani ülkenin bir kısmındaki insanları bir kısmına göç ettirmeyi istemeyin. Üç istiklal mahkemeleri istemeyin. Dört Takrir-i Sükûn Kanunu istemeyin. Bunun dışında gelin, buyrun, ne isterseniz vereyim. Para isteyin vereyim, asker isteyin vereyim, silah isteyin vereyim ama durdurun.” Olaylar durmaz, Demirel hükümetinin 32. günü hükümete muhtıra mektubu teslim edilir.
1960 ile 1980 yılları arasına damga vuran siyasi parti liderlerinden biri de Bülent Ecevittir. Kara oğlan lakabı ile anılan Ecevit dönemini de bir sonraki yazımızda anlatacağım.

İlgili içerikler
GündemSiyasetYaşam

Cumhuriyet Halk Partisi Bilinçli Olarak Tabela Partisi Haline mi Getiriliyor?

GündemSiyaset

Müzmin Muhalefet Neden Sona Ermiyor.

GündemSiyasetYaşam

Altılı Masa Ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi

Siyaset

Otokrasi ile Yönetilen Ülkerin Demokrasi İle Aldatılma Oyunu

Paylaşımlardan anında haberdar olmak istiyorsan abone ol!