Siyaset

12 Eylül Faşist Cunta Darbesi

12 Eylül 1980 faşist dikta darbesinin üzerinden 39 yıl geçti. 39 yıl önce yapılan bu darbe ile ülkemizin geleceğine onulmaz yaralar açılmış, tarifi olanaksız fitne tohumları serpilmiştir. 1970’li yıllarda filizlenmeye başlayan siyasal İslam 12 Eylül darbesinin bir ürünü olan ANAP tarafından ülkemizin içine bir virüs olarak sokulmuş ve ülkemizi FETÖ terör örgütü gibi korkunç bir yapılanmanın kucağına bırakmıştır.

Atatürkçülüğün arkasına gizlenip darbe yapan cunta ve yandaşları yapmış oldukları uygulamalar ile ulusumuzun ortak değeri Atatürk’e onun adına yaptıkları baskıcı ve özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamalar ile en büyük kötülüğü yapmışlardır. Toplumu kutuplaştırma tohumları o günlerde atılmış, kardeş kardeşe, komşu komşuya düşman edilmiştir. Kurulan jurnal sistemi ile bir korku yönetimi oluşturulmuş, devletin güvenlik güçleri suçlu avına çıkarılmış binlerce insan bu acı tablodan nasibini almış, birbirine güvenmeyen insanlardan oluşan toplum yapısının tohumları o günlerde atılmıştır. Kitap okumanın suç olduğu, hangi kitabı okuduğunuzda başınıza nelerin geleceğini bilemediğiniz sorgusuz sualsiz başınızda bulunan diktaya boyun eğmenizin istendiği ulus bilincinden uzaklaştırılan, kuru kalabalıkların oluşturulmaya çalışıldığı acı günlerin başlangıcı idi 12 Eylül.

Sizlere devletin arşivlerinde yer alan ve herkesin rahatlıkla ulaşabileceği 12 Eylül Faşist cunta darbesinin oluşturduğu korku imparatorluğu ile insanımıza nasıl kıydığını gözler önüne sereceğiz.

1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
7 bin kişi için idam cezası istendi.
517 kişiye idam cezası verildi.
Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (27 siyasi suçlu, 23 adli suçlu)
İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi.
71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
388 bin kişiye pasaport verilmedi.
30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
31 gazeteci cezaevine girdi.
300 gazeteci saldırıya uğradı.
3 gazeteci silahla öldürüldü.
Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
39 ton gazete ve dergi imha edildi.
Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
14 kişi açlık grevinde öldü.
16 kişi -kaçarken- vuruldu.
95 kişi -çatışmada- öldü.
73 kişiye -doğal ölüm raporu- verildi.
43 kişinin -intihar ettiği- bildirildi.

Yukarıdaki rakamlar bir toplumun nasıl demoralize edildiğini, yaratılan korku ortamı ile nasıl güvensiz bir toplum oluşturulduğunu, kitap okuduğunuzda başınıza neler geleceğini bilemediğiniz için kitapların banyo sobalarında yakıldığı, okumayan, düşünmeyen bir toplum yaratarak biat kültürünün nasıl oluşturulduğunu açıklıkla görebilirsiniz. Ülkemizin gerek askeri ve gerekse sivil darbe yaşamadan hukukun üstünlüğünü ilke edinmiş demokratik bir ülke olarak ilelebet var olmasını tüm kalbimle diliyorum

İlgili içerikler
GündemSiyasetYaşam

Cumhuriyet Halk Partisi Bilinçli Olarak Tabela Partisi Haline mi Getiriliyor?

GündemSiyaset

Müzmin Muhalefet Neden Sona Ermiyor.

GündemSiyasetYaşam

Altılı Masa Ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi

Siyaset

Otokrasi ile Yönetilen Ülkerin Demokrasi İle Aldatılma Oyunu

Paylaşımlardan anında haberdar olmak istiyorsan abone ol!