Türkleri anlama Kılavuzu isimli kitap yıllar sonra bir arkadaşımın kütüphanesinde elime geçti. Zeki Kayahan Coşkun daha o zamanlar liseye giden oğlumun bana ısrarla tavsiye ettiği radyo yayıncılarından birisidir. Bende yıllardır sessiz sedasız dinleyicisi olduğum Zeki Kayahan Coşkun’un arkadaşımın kütüphanesinde gördüğüm ve hemen aldığım ve çok hoşuma giden kitabını bloğumda sizlerle paylaşmaya karar verdim. İki Cilt halinde çıkan kitabın bu bölümde ilkini inceleyeceğiz.
Benim en çok favorim olan insan tipleri vardır. Bu kişiler aklını mizah ile birleştiren yaratıcı zekaya sahip insanlar. Zeki Kayahan Coşkun bana göre onlardan biri. Programlarına bir ya da iki defa katıldığım, ne ile karşılaşacağımı bilmediğim içinde uzaktan sessizce dinlediğim Zeki Kayahan Coşkun kimdir bir bakalım.
Zeki Kayahan Coşkun kimdir?
Televşzyon sunucusu, şair, mizah yazarı, yapımcı. İstanbul’da 9 Haziran 1978 tarihinde doğdu. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo – Televizyon Bölümü’nü bitirdi. 13-14 yaşlarına geldiğinde radyo programcısı olmak istedi. 1999 yılında stajyer olarak “Alem FM” radyoya girdiğinde bu düşünü gerçekleştirmişti. Matrax isimli programı 2001 yılında “Alem Fm” radyosunda hazırlayıp sunmaya başlayan Coşkun, adını ilk kez bu radyo programıyla duyurdu. “Show Radyo”da uzun yıllar programcılık yaptı. Daha sonra “Matrax”ın televizyon versiyonunu “SKY Türk Tv” ile “Star TV”de de hazırlayıp sundu. “Alem FM Radyo”dan 2013 yılında ayrılarak, “Matrax” adlı yapımı “Show Radyo”da hazırlayıp sunmaya başladı. “Akşam” gazetesinde röportajlar, “Posta” gazetesinde yazarlık yaptı.
Nihat Sırdar, Mete Güçlü, Murat Seymen ile beraber kurdukları “Kafa Radyo” da Gündüz kuşağında “Zekirdek”, gece kuşağında “Matrax” programını sunmaya devam etmektedir.
Türkleri anlama kılavuzuna kısa bir bakış
Türkleri anlama kılavuzu kitabını elinize aldığınızda daha ilk sayfalarından itibaren kahvenin yanında tadımlık, neşeli ve hatta o günkü enerjinizi yukarı çekecek bir kitap ile karşı karşıya olduğunuzu hissediyorsunuz. Mizahla örülü, akılcı bir anlatım ve sade bir dili var. İlkokul mezunu insandan, üniversite mezunu insana kadar herkesin rahatlıkla anlayabileceği bir kitap. Aşağıda bazı bölümlerini vereceğim kitabı bitirdiğinizde rahatladığınızı, gülümsediğinizi ve hatta bizimde içinde olduğumuz Türk insanının her gün rastladığımız, kanıksamaktan dolayı pek gözümüze batmayan sıra dışı alışkanlıklarını ve huylarını öğreneceksiniz.
Kitapta ayrıca uzun uzun cümleler okumayacaksınız. Kahvenin yanındaki şekerleme gibi bir kitap demiştik. Bitirdiğimde iyi ki rastlamışım ve okumuşum dediğim bir kitap. Belki de son 10-15 yılın kutuplaşmış, dejenere olmuş ve hatta karanlık çökmüş günlerinde sizi biraz rahatlatacak ve hatta sizi, sizle yüzleştirecek bir kitap. Çok orijinal bir kitap beklemeyin. Ağır abilerin okuyacağı bir kitap değil. Ben çok sevdim ve iyi ki okumuşum dedim.
Kitap piyasada yok sanırım ancak pdf formatında bir çok sitede gördüm. Eğer ben kitabı nereden olsa okurum diyorsanız pdf formatında indirip okuyabilirsiniz. Ancak ben 55 yaşın verdi alışkanlıkla hala sayfaları çevirerek fiziki olarak kitabı elimde tutarak okumayı seviyorum.
Kitaptan bazı bölümler
Madde 8- Pazartesi sabahı ve Cuma okul çıkışı, bayrak töreni öncesinde, okul müdürü “evladım konuşmayı kes, arkadaki oğlum önüne dön, öndeki arkana dön, sırayı bozma, bak hatâ konuşuyor, kime diyorum vs…” bağrışlarıyla müdür olduğunu hisseder, hissettirir.
Madde 75- Sokak ortasında aşka gelip sevişen, kedi, köpek, at gibi hayvanlar öncelikle “hoşt, kist, pist, aloooo” denilerek uyarılır… Sevişme halinin devam etmesi durumunda hayvanlar sopa ve benzeri bir cisim kullanılarak ayrılır.
Madde 106- Korna bir selamlaşma aracı olarak kullanılabildiği gibi, trafiği açacağı düşüncesiye öndeki aracı harekete geçirmek maksadıyla da kullanılır. Taksi, minibüs benzeri toplu taşıma araçlarında şoförün, yolcu adayı gördüğünde kornaya asılması “Bineceksen tavrımı ona göre belirleyeceğim, yoksa hızlanacağım” anlamına gelir. Yol boyunca kısa aralıklarla potansiyel yolcuların yer alması korna sesinin sık sık duyulmasını sağlar.
Ve Son Söz
Ben kendi yazdığım kitaplar içinde aynı şeyi düşünerek yazarım. Önüme okunacak ne geldiyse okudum bugüne kadar. Eğer o kitap önüme gelmişse, eğer o filmi seyretmek için bilgisayarın ya da televizyonun karşısına oturmuşsam bana vereceği bir mesaj vardır diye düşünürüm. Yüzlerce sayfa kitap okursunuz ve içinden bir cümle dikkatiniz çeker. İşte o cümle belki de yıllardır çözemediğiniz bir sorunun cevabıdır. Belki de o kitap sizin sorunuza bir cevap olarak yazdırıldı.
Kitabı okurken bu toplumun değer yargılarını ve alışkanlıklarını mizahi bir anlatımla okudum ve bir sabah kahvesinin yanında bir tatlı gibi keyif vardı bana.
İlk baskısı 2005 yılında basılan kitap 175 sayfa…
NOT: www.mehmettekeci.com bundan sonra bir kitap tanıtım ve analiz bloğu olarak tasarlandı. Binlerce hatta milyonlar kitapla burada buluşmak dileğiyle….