Nietzsche Ağladığında müthiş bir roman. Çok sürükleyici ve çok enteresan bir roman.
Kahramanlarımız Nietzsche ümitsizliği hastalık olarak kabul ediyor.
Yalnızlığı tercih etmiş ve tek başına yaşıyor.
Sahip olduğu şeyler valizi, kitapları
Breuer, Bir teşhis dehası. Umutsuz insanların kapısını çaldığı bir efsane
Evli, Avrupalı doktor ve sanatçılarının doktoru olmayı başarmış, psikanalizin ilk kurucularında..
Salome, Çok güzel bir kadın, erkeklerin başını döndürecek kadar. Evliliğe inanmıyor. Bazen birkaç erkekle birlikte oluyor, sanatçıları ve düşünürleri tercih ediyor.
Kitabın genelini incelediğimizde konunun “Ümitsizlik”
Salome Breur’dan Neitzsche’yi tedavi etmesini ister. Breuer tekrar Salome’yi görmek için kabul eder.
İşte bundan sonra var oluşun yollarında ciddi ve zorlu bir yolculuk başlar. İşte sizde bu yolculukta sıkılmadan varoluşun gizemli soruları ve onlara verilen cevaplar eşliğinde bir yolculuk yapacaksınız. Şimdi bu enteresan kitabın yazarı Irvin D. Yalom’u tanıyalım.
Irvin David Yalom kimdir?
Dünyaca ünlü Amerikan psikoloji yazarı olan İrvin Davit Yalom 13 Haziran 1931’i tarihinde Washington’da dünyaya geldi.
Ailesi çok fakirdi ve ailesinin verdiği dini eğitim dışında bir eğitim alamamıştır. Buna rağmen okumaya karşı büyük bir tutkusu olmuştur. Bu yüzden haftada iki gün şehir kütüphanesine giderdi.
Daha sonra George Washington Üniversitesinde sanat eğitimi, Boston Üniversitesinde tıp eğitimi almıştır. Psikiyatri bölümünü seçmiştir.
John Hopkins Üniversitesinde felsefeye ağırlık vermiştir. 1963 yılında başladığı Stanford Üniversitesinde psikoterapist, yazar ve fahri profesör olarak çalışmıştır.
Tolstoy, Dostoyevski, Sartre, Kafka gibi yazarlardan etkilenmiştir. Bu sayede edebiyat ile bilimi iç içe anlatarak alanında farklı bir bakış açısı yakalamıştır.
1970 yılında çıkardığı Grup Psikoterapisinin Teoriği ve Pratiği adlı kitabında seans deneyimleriyle terapi çalışmalarını birleştirmiştir. Kitaba American Journal Of Psychology, muhtemelen konusunda yazılmış en iyi kitap demiştir.
Kitaplarında bilimsel terimlerden daha çok herkesin anlayabileceği kelimeler kullanmıştır.Nitzsche Ağladığında yazarın ilk kitabıdır. Bu eserinde Nietzsche, Freud ve Salome’nin hayatlarını kurgulamıştır. Bu eser edebiyatla felsefenin aynı çatıda toplanmış halidir.
İkinci romanı Divan’da mesleğe yeni geçmiş bir doktorun, ünlü ve başarılı meslektaşının hastalarıyla cinsel ilişkiye girip girmediğini soruşturmakla görevlendirilmesi konu edinmiştir. Bugünü Yaşama Arzusu adlı eserinde bir psikoterapistin iç hesaplaşmasını konu edinmiştir. Bu eserinde hayatının son anlarında olan insanların psikolojisi gözler önüne serilmiştir. The American Psychiatric Association 2000 yılında Irvin David Yalom’a dine ve psikiyatriye katkılarından dolayı Oskar Pfister ödülünü vermiştir.
Nietzsche Ağladığında kitabının konusu ve anlatımı
Nietzsche Ağladığında kitabının psikanaliz olduğunu ve kahramanlarını söylemiştim. İlgi çekici ama ağır bir konu olmasına rağmen kitap gayet rahat okunabilmekte ve insanı sıkmamaktadır. Karakterlerin ilginç oluşu ve karakterlerin farklılıkları kitabı daha da ilginç hale getirmiştir.
Breuer’e bir gün çok küstah ve kabaca yazılmış bir mektup gelir. Mektubu yazan kişi Salome isimli genç, güzel ve alımlı bir Rus kadınıdır. Breuer ile buluşmak istemektedir. Kitabımız bu buluşma ile başlamaktadır. Bu buluşmada Salome, Breuer’de Nietzsche’nin çok kötü durumda olduğunu ve ona yardım etmesi gerektiğini rica eder.
o sıralarda evliliği hiç iyi gitmeyen doktor bu güzel kadını tekrar görme şansının devam etmesi için kabul eder. Nietzsche ile ilk seanslarına başlayan Breuer bu seanlardan verim alamamaktadır. Çünkü Nietzsche birkaç kırıntı bilgiden başka bir bilgi paylaşmamaktadır. Dr Breuer onu hiçbir ücret almadan bir senatoryuma yatırarak takip edeceğini ve özellikle migren ağrısından kurtulması için her şeyi yapacağını söyler.
Bu şekilde aslında onun hastalıklarının kaynağının ruhsal olduğunu ona göstermeye çalışır.Nietzsche tedavi kabul etmez ve hemen tedavinin sonlandırılmasını ister. Bu arada Nietzsche’nin sorunlu bir ablası vardır. Ona o kadar bağlıdır ki, onun ile ablası arasına kimse girmeye cesaret edemez. Bu duruma çok üzülen Breuer hem öğrencisi ve hem de arkadaşı Sigmund Freud ile bu konu hakkında konuşmaya başlar. Bu konuşmalar o kadar uzun olur ki, zaten sorunlu olan evliliğinde sorunlar tekrar gün yüzüne çıkmaya başlar.
Freud tecrübe kazanıyor.
Aslında Breuer bu konuşmaları sayesinde öğrencisi Freud’a tecrübe kazandırmakta ve teşhisler hakkında sonuca gitmenin yollarını öğretmektedir. Tam olaylar gelişirken Bir gün uyurken Dr Breuer’in kapısı çalınır ve acil bir durum olduğunu söyler. Herr Schlegel olduğunu söyleyen bir adam evinde bir hasta olduğunu ve hastanın kartında Prof. Friedrich Nietzsche Filoloji Profesörü yazıyordur. Hemen harekete geçen doktor Nietzsche’yi odanın bir köşesinde koma halinde uyurken bulur. Yaptığı müdahalelerden sonra 30-35 dakika sonra Nietzsche kendine gelir ve doktordan yardım ister. Hayatı boyunca kimseden yardım istemeyen Nietzsche ilk defa yapmaktadır. Bundan sonra doktorun her söylediğine boyun eğeceğini ve uygulayacağını söyleyen Nietzsche böylece bir ilki gerçekleştirmiş olur.
Ve son söz!
Ve son söz olarak bu kitabın özellik evlerimizde kalmakta olduğumuz şu günlerde okumak için iyi bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Tarihte geçen insanların yan karakterler olarak kullanıldığı kitapta Nietzsche’nin görüşlerini okuma fırsatı bulacaksınız.