Müzmin muhalefet neden sona ermiyor sorusunun cevabını bulmaya çalışacağız. Kemal Kılıçdaroğlu 22 Mayıs 2010 tarihinde CHP genel başkanlığına seçildi. Onun genel başkan olması ile 8 yıldır devam eden anamuhalefet süreci iktidar ile sonuçlanabilir mi diye düşünülmeye başlandı. ilk sınavını genel başkan olduktan yaklaşık 4 ay sonra 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda verdi.
1- 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda Evet diyen AKP % 57.88, Hayır diyen CHP % 42.12 oranında oy aldı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun AKP ile girdiği seçimlerde aldığı yenilgiler silsilesi böylece başlamış oldu. Bu referandum ile cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine de karar verilmiş oldu.
2- 12 Haziran 2011 tarihinde yapılan milletvekili seçimlerinde AKP % 49.83, CHP ise % 25.98 oy aldı.
3- 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP ve MHP Ekmelettin İhsanoğlu’nu ortak aday olarak çıkardı. Bu seçimde Recep Tayyip Erdoğan % 51.79, Ekmelettin İhsanoğlu ise % 38.44 oy aldı ve Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı oldu.
4- Yine 2014 yılında yapılan Mahalli seçimlerde AKP 18 büyükşehir olmak üzere toplamda 800 belediye başkanlığını, CHP ise 6 Büyükşehir ve toplamda 226 belediye başkanlığını kazandı.
5- 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde AKP ilk defa sendelemesine rağmen % 40.87, CHP ise 24.95 oy aldı. Bu seçimlerden sonra hükümet kurulamadığı için 1 Kasım 2015 tarihinde seçimler yenilendi.
6- 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde bu sefer AKP % 49.50, CHP ise % 25.32 oy alarak anamuhalefet partisi olarak mecliste varlığını devam ettirdi.
7- 16 Haziran 2017 yılında sistem değişikliği için referanduma gidildi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini savunan AKP ve yanında bulunan blok % 51.41, CHP ve yanında bulunan blok ise % 48.59 oy alarak parlementer sistemin devamını sağlayamayarak Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesine engel olmadı.
8- 24 Haziran 2018 tarihinde hem cumhurbaşkanlığı hem de milletvekilliği seçimleri yapıldı. CHP Muharrem İnce’yi aday gösterdi. Yapılan oylamada Recep Tayyip Erdoğan % 52.59, Muharrem İnce ise % 30.64 oy alarak Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi tescillenmiş oldu.
9- 24 Haziran 2018 tarihinde milletvekili seçimlerinde ise ittifaklar dönemi başladı. Bu seçimde AKP % 42.55, CHP ise 22.65 oy aldı ve AKP iktidarı ülkeyi yönetmeye devam etti.
10- 31 Mart 2019 tarihinde yapılan mahalli seçimlerde ise AKP 15 büyükşehir ve 742 belediye başkanlığını kazandı. CHP ise 10 büyükşehir ve 240 belediye başkanlığı kazandı. Bu seçimde AKP ekonomik krizin hissedilmeye başlaması ile İstanbul, Ankara gibi büyükşehirleri iktidar olduğu 2002 yılından sonra ilk defa kaybetti.
11- 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP ve ittifakı Kemal Kılıçdaroğlunu, AKP ve ittifakı Recep Tayyip Erdoğan’ı aday gösterdi. Yapılan seçimin ilk turunda Recep Tayyip Erdoğan % 49.52, Kemal Kılıçdaroğlu % 44.88 oy aldı.
12- 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan milletvekili seçimlerinde ise AKP % 35.87 oy alarak 266 milletvekili, CHP ise % 25.57 oy alarak 168 milletvekili kazandı ve anamuhalefet partisi olarak mecliste var olmaya devam etti.
13- 28 Mayıs 2023 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı 2. Tur seçimlerinde ise Recep Tayyip Erdoğan % 52.18, Kemal Kılıçdaroğlu ise % 47.82 oy aldı ve Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığına devam etti.
Recep Tayyip Erdoğan’a karşı girmiş olduğu 13 seçimin, 13’ünü de kaybeden sadece kısmi olarak 2019 mahalli seçimlerinde AKP’nin kalesi olarak görülen büyükşehir belediyelerini doğru adaylarla kazanmak ve adalet yürüyüşünden başka hiçbir şekilde seçmenin güvenini kazanamayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin müzmin anamuhalefet olarak sadece mecliste varlığını devam ettiriyor olması incelemeye değer bir konudur. 8 senesi Deniz Baykal, 13 senesi Kemal Kılıçdaroğlu ile süren müzmin anamuhalefet koltuğunu CHP neden bırakamıyor ve neden halkın umudu olamıyor? Yolsuzlukların aleni olarak yapıldığı, sosyal medya ve sosyal ağlarda yapılan yolsuzlukların aleni deşifre edildiği, özellikle gıda maddelerinden başlayarak temek ihtiyaç maddelerinin en az % 300 arttığı ülkemizde sosyal demokrat kimliği ile CHP neden halkın umudu olamamaktadır. İkinci bölümde bu konuyu sade ve anlaşılır bir dille ve tarafsız bir gözlemle anlatmaya devam edeceğim.
Chp Neden Halkın Nabzı olmayı Başaramıyor?
CHP neden 21 yıldır toplumun nabzını tutamadı ve neden her türlü şartlar oluşmasına rağmen iktidar olabilmek için toplumun güvenini kazanamadı. Bu konu gerçekten inceleme konusudur ve yaptığım araştırmalarda bunu üç başlık altında toplayabilirim.
1- CHP hangi kulvarda siyaset yapıyor sorusunun cevabı yok.
2- CHP terör konusunda net tavır alırken, PKK ile çeşitli sebeplerle bağlantısı tespit edilen HDP konusunda net tavır koymaması.
3- Parti yönetimindeki kişilerin CHP kimliğini taşıdığına dair şüphelerin giderilememesi.CHP’nin kurucu ayarları toplumun bütün ihtiyaçlarını karşılayacak bir temel üzerine oturtulmuştu.
Atatürk 6 ok ile aslında parti tüzüğünü hazırlamış ve adım adım toplumla nasıl kucaklaşılması gerektiğini göstermişti. İsmet İnönü kabul edelim ki, Atatürk’ün bize bıraktığı mirası çok iyi kavrayamadı. Öngörüleri Atatürk kadar keskin değildi. Bu yüzden Atatürk devrimleri o öldükten sonra toplumda bir karşılık bulamadı zira yanlış uygulanmıştı.
Bugün CHP hangi kulvarda siyaset yapıyor sorusunun cevabı yoktur. CHP devrimci midir, CHP Laik midir, CHP Devletçi midir, CHP milliyetçi midir, CHP halkçı mıdır, CHP cumhuriyetçi midir? Sorularının cevabı yoktur. Halk ile buluşmayı çeşitli siyasi partilerin önde gelen isimlerini CHP’ye almak olarak gören bir zihniyetin cumhuriyetin bütün değerleri teker teker elden giderken seyretmesi, sadece grup toplantılarında eleştiri yaparak siyaset yapılacağını zannetmesi bugünkü noktaya gelinmesine sebep olmuştur. 6 okundan birisi devrimcilik olan bir partinin 21 yıl boyunca “Adalet yürüyüşü” haricinde tek bir yasal eylemde bulunmamış olması toplumdan ne kadar uzak siyaset yapıldığının en önemli göstergesidir. Gezi Parkı olayları ile toplumun topyekün ayağa kalktığı bir direnişi bile CHP siyasal olarak sahiplenmekten korkmuştur. Ferdi olarak destek veren birkaç milletvekilinden başka bu direnişte halkın yanında duran bir CHP kurumsal olarak hiçbir zaman olmamıştır. Cumhuriyetin kurucu değerleri tek tek elden giderken, cumhuriyetin temel taşları teker teker yerinden oynatılırken CHP sadece eleştirmeyi siyaset yapmak zannetmiştir. Üstelik ülkenin yönetim sistemi değiştirilirken, bu sistem değişiklerinin oylanmasına sebep olmuş ve her defasında sandıklarla bunun meşruiyet kazanmasına sebep olmuştur. Cumhuriyeti kuran iradenin partisi olan CHP bir kez olsun milletin sinesine dönmeyi düşünmemiştir. 2002 yılından bu tarafa yapılan her seçimde ve her referandumda bir devletin sisteminin değiştirilmesine seyirci kalmış, üstelik bunu oylamaya koydurmaya devam ederek sistemin değişmesine seyirci kalmıştır. Oysa bu partiyi bütün makam ve mevkilerini terk ederek 3 yıl, 3 ay 22 günde düşman çizmesi altında ezilen bir ülkeyi bağımsızlığına kavuşturan bir devrimci kurmuştu. CHP’yi yönetenler ve mecliste temsil edenler koltuklarından ve milletvekili olanaklarından bir kez vazgeçip sine-i millete dönmeyi düşünmemişlerdir. Bu yüzden bugün CHP’ye oy veren % 25 civarındaki seçmenin çoğunluğu kerhen kendi düşüncelerini temsil eden başka parti olmadığı için oy vermektedir.
CHP girmiş olduğu her seçimde HDP ve türevleri olan partiler olmadan AKP’yi yenme şansı olmadığı izlenimini halka aşılamıştır. Bu yüzden zaman zaman PKK konusunda net tavır almasına rağmen HDP konusunda hiçbir zaman net tavır alamamıştır. Bizim PKK ile gönül bağı olan bir partinin oylarına ihtiyacımız yoktur. Biz milletimize güveniyoruz ve milletimizin teveccühü ile girdiğimiz her seçimi HDP olmadan kazanacak güçteyiz özgüvenine hiçbir zaman sahip olmamıştır. Elinde topluma terörden başka satacak bir şeyi kalmamış AKP’nin bu argümanını ne yazık ki çürütememiştir. Toplumun bir kesimi CHP; HDP’nin oyları olmadan seçim kazanamaz fikrine sahip olmuştur. Bu AKP’nin elinde demoklasin kılıcı gibi CHP’nin başından salladığı bir korku olagelmiştir.
CHP’nin mevcut yönetim kadrosunun cumhuriyet ve değerleri ile barışık olduğunu söylemek toplumun bütün kesimleri için mümkün değildir. CHP seçmeni dahi buna inanmamaktadır. Başka siyasi görüşlerin içinde evrilmiş ve siyaset yapma şansı kalmamış kişilerin CHP’ye alınması ve üstelik parti yönetimine sokulması ciddi bir rahatsızlık oluşturmuştur. 2023 milletvekili seçimlerinde cumhuriyetin değerleri ile barışık olmayan, AKP’nin sistemi adım adım değiştirirken orada siyaset yapmış ve bu değişiklikte emeği olan insanları CHP kontenjanından milletvekili listelerine koyarak büyük bir kırgınlığa sebep olmuştur. Bu yüzden cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kerhen Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermiş olsa da, CHP’ye oy vermeyen milyonlar vardır. Kısaca CHP kurucu ayarlarına geri dönmeden ve hangi kulvarda siyaset yapacağını ortaya koymadan varlığını devam ettirmeye çalışırsa daha uzun yıllar hezimet yaşamaya ve % 20-25 bandında kendi çalıp kendi oynamaya devam edecektir.
Gelelim yazının üçüncü ve son bölümüne
Gelelim yazının üçüncü ve son bölümüne…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun iyi bir insan olduğuna ve devlet geleneklerini çok iyi bildiğine, siyasi kimliğini kullanarak yakınlarını ve aile bireylerini devlet olanaklarından yararlandırmadığını çok iyi biliyoruz. İlk bölümde 13 seçime girip anamuhalefet partisi olarak tek bir seçim kazanamamak hiçbir bahaneye sığınmadan başarısızlıktır. Bu başarısızlığın altında yatan nedenleri madde madde sıralamaya çalışacağım.
1- AKP iktidarı ile beraber “Seçim güvenliği” diye bir kavram girdi hayatımıza. Milletin oy vermesi yetmez oldu ve bir de oylara sahip çıkmak gerekiyordu. Bunun için devletin resmi kurumlarından öte CHP’ye verilen oyların doğru bir şekilde sayılması ve kaydedilmesi gerekiyordu. En az devletin elindeki sistem kadar ıslak imzalı tutanakları kendi sistemine kaydedecek ve şaibe olduğunda ibraz edebilecek bir altyapı gerekiyordu. CHP bunu ne yazık ki bunu sağlayamadı. Son yapılan referandum, özellikle Muharrem İnce’nin girdiği cumhurbaşkanlığı yarışı ve en son milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ne yazık ki sandık güvenliği tesis edilememiş ve CHP yine kendi sisteminden YSK tutanakları ile karşılaştırmalı bir oy sayım dökümü topluma sunamamıştır.
2- Her girilen seçimin kaybediliyor olması seçmen nezdinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir proje olduğu fikrini zihinlere yerleştirmeye başladı. CHP kadrolarına AKP’nin kapı dışarı ettiği ve ya da AKP’de miadını doldurmuş siyasetçileri alması ve üstelik bu kişilerin parti yönetimine kadar girmesi akıllarda oluşan şüpheleri artırdı ve en önemli kayıp ise CHP seçmeninin gidecek yeri olmadığı için kerhen oy verecek konuma düşürülmesi idi.
3- Bir yazımda aynen şöyle söylemiştim ve hala aynı fikirdeyim. 2022 yılında AKP ve Recep Tayyip Erdoğan; Kemal Kılıçdaroğlu’nun öne çıkmasına izin verdiler. 2022 yılında adeta Kemal Kılıçdaroğlu rüzgarı esti. Ben bunun bir oyun olduğunu ve Tayyip Erdoğan’ın karşına Kemal Kılıçdaroğlu’nu istediğini, bunun içinde en kuvvetli aday isimleri içinde öne çıkmasını özellikle sağladıklarını yazmıştım. Buna rağmen toplum nezdinde Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ismi ağır bastı. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinde yapılan bütün oyunları bozan ve her hileyi fark edip önlem alan ve 21 yıllık AKP iktidarında Recep Tayyip Erdoğan’ı, bakanlar kurulunu ve topyekun medyayı yenmeyi başaran Ekrem İmamoğlu çok daha öne çıkmıştı.
4- Buna rağmen nedense çok büyük bir motivasyon ile Cumhurbaşkanlığa adaylığında ısrar etti. Altılı masa diye tanımlanan İyi Partiyi çıktığınızda toplamı %1 oy alan 4 partinin ısrarı ile halka oluşan motivasyonun yok olmasına sebep oldu. Bu dört partinin varlık sebebinin CHP olduğunun farkında değildi. Daha kötüsü farkındaydı ve seçilemeyeceğini bile bile adaylıkta ısrar etti. Üstelik 4’ü %1 etmeyen partilere 37 adet milletvekilliğini seçme garantili yerlerden listeye alarak meclisine girmelerini sağladı ve bu milletvekillerinin kahir ekseriyeti AKP’de daha önceden siyaset yapmış kişilerdi. Bu konuda 4 Mart 2023 tarihinde şu yazıyı yazdım ve yazının finalinde söylediğim gibi adaylık ısrarı affedilecek bir şey değildir.
ÜLKENİN KADERİ İLE OYNAYAMAZSIN !!!
Belki kızacaklar hatta hakaret edecekler olabilir ancak son gelişen olaylar ile ilgili görüşümü belirtmek isterim. Gelişen olaylarda;
1- Siyaset kurumuna güvenilmeyeceğini öğrenmiş bulunuyoruz. 2- İki yıllığına parlementer sisteme geçisi sağlayacak sembolik bir cumhurbaşkanlığı için Kemal Kılıçdaroğlu’nun üstün motivasyonunu anlamış değilim.3- AKP’nin istediği tek adayın kendisi olduğunu bildiği halde neden Cumhurbaşkanı adaylığı için ısrar ettiğini anlayamıyorum. 4- Ortada Tayyip Erdoğanı iki seçimde tüm oyunlarına rağmen yenmiş Ekrem İmamoğlu örneği varken neden kendi adaylığında ısrar ediyor. 5- Cumhuriyetin bütün kazanımları onun muhalefet ettiği dönemde yok edilmişken, AKP’ye karşı son mahalli seçimler haricinde tek bir başarısı yokken ve geçmişinde adaylık konusunda Ekmelettin İhsanoğlu gibi bir sabıka varken neden adaylık konusunda ısrar etmektedir.6- Toplumun çoğunluğunun ittifak ettiği Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş dururken kendi adaylığında ısrar etmesini anlayamıyorum. 7- Bu ısrarın masum bir ısrar olmadığının farkındayım. Bu sefer yaşanacak bir hezimet bu ülkenin demokratik hayatına darbe vuracaktır. Kişisel beklentilerin yeri ve zamanı değildir.8- Yıllardır Cumhuriyet Halk Partisine oy vermiş ve orada siyaset yapmış biri olarak uyarıyorum. Bu ülkeyi bir maceraya sürüklemenizi anlamamız mümkün değildir. Sizi affetmeyiz. Çünkü artık konu ülkenin kaderidir.
5- Bugün gelinen noktada 21 yıllık AKP iktidarının Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başında genel başkanken yaşanmıştır. Alınan sonuçlar ortadadır. 14 Mayıs 2023 milletvekili genel seçimlerinde ve 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde beklenen sonuç tekrar tecelli etmiş ve Kemal Kılıçdaroğlu ve partiyi ele geçirmiş yönetim kadrosundan hala istifa eden olmamıştır. Tek adam diye suçladığı Tayyip Erdoğan’a bundan sonra tek adam suçlaması yapma olanağı artık kalmamıştır. 13 seçim kaybedip hala o koltukta oturmak tek adamlığın en önemli göstergesidir. Hala o koltukta oturmaya devam ediyor olması “Bir proje” olduğu şüphesini de gittikçe kuvvetlendirmektedir. Yaşanan bu süreç onlarca bölümlük yazı ve inceleme konusudur. Ana hatları ile teknik konulara girmeden kendi gözlemlerimi dillendirmeye çalıştım. Siyaset konusunda öngörülerime önem veriyorum. Çünkü hayatımın bütün safhası siyaset içinde değil. O yüzden olayları dışarıdan seyredip yorumlayabiliyorum. Kemal Kılıçdaroğlu benim hayatımda tertemiz bir insan olarak kalsın istiyorum. Siyasetçi olarak cumhuriyet değerleri onun zamanında teker teker elden gitmiştir. Siyasetçi olarak onlarca defa sınıfta kalmıştır. Artık noktayı koyup, özel hayatının keyfini çıkarmalı ve ülkenin kaderine etki etmemelidir. Bu saatten sonra bu ülkeye verebileceği en büyük katkı bu olacaktır.
Mehmet Yahya TEKECİ