Değiş’me kitabının tanıtım yazısını Eftelya Akdeniz hazırladı. Bu güzel tanıtım yazısını sizlerle paylaşmak istedim. Kitap seçmek için bloğumuza gelen okurlarımızın bu güzel tanıtım yazısını okumasını ve okunacaklar listesine bu kitabı eklemelerini arzu ederim. Tanıtım yazısını okuduktan sonra sanki kitabı okumuş kadar oldum diyebilirim.
Kitabın yazarı ile ilgili internet üzerinde sağlıklı bir bilgiye ulaşamadım. Dolayısı ile bu güzel kitabı yazan değerli yazarımızın hayat hikayesini burada paylaşamayacağım. Kendisi hakkında sağlıklı bilgilere ulaştığımda hemen hayat hikayesini bloğumuza ekleyeceğimizi beyan etmek isterim.
Değerli yazar Perihan Pancaroğlunun yazdığı “Değiş’me” kitabı, hayatımda okuduğum en ilginç kitaplardan birisi oldu diyebilirim… Şöyle ki kitabın öyküsü matruşka öykü yapısına sahip, yani konu içinden konu, konu içinden konu çıkıyor ve tek bir olay üstünden sağlanıyor… Ama akıcı üslubuyla konuları çabucak çözümleyip kitabı 2-3 saatte rahatça bitirebiliyorsunuz.
Kitabın konusu ve içeriği
Kızımız Feyza’nın ilgisiz ve elalem ne der düşünceleri ile dolu ailesiyle yaşantısını sürdürürken Anıl’la olan harika ilişkisini ve mutlu sonla bu ilişkiyi taçlandıracakken kızımızın başına bir kadının başına gelebilecek en kötü olayın gelmesiyle olay örgüsü başlıyor… Yoğun bakımda yatarken sevgilisinin yakın arkadaşından duyduğu inanılmaz gerçekler sizi bu konuda hem sinir etmeye yetiyor hem de sorgulatıyor.
Aldatmanın sınırları nedir? Aldatmada sadece karşı cinsle yapılan bir eylem midir? Kendi hemcinsiyle yapılan eylemler aldatmaya girer mi? İşte bunları size sorgulatıyor ve sinir sisteminizi yerle bir eden gurursuzluk örneği ile kitabımız devam ediyor… Öyle ki benim kitapta en sinirlendiğim nokta bu olmuştu. Yani yoğun bakımdan yeni çıkmış ruhunda ve bedeninde yaraları taze olan bir kıza böylesine laflarla yüklenmek, aldatılmayı ne olursa olsun ister kendi cinsiyle ister karşı cinsi ile ne olursa olsun böylesine normalmiş gibi ve mağduru ağzından çıkabilecek en kötü laflarla kötülercesine davranması ve konuşması kitaptaki en sinir eden noktalardan birisi oldu…
Kitabımız bir bankta başlıyor ve bankta yanında oturan kadınla hoş bir sohbet ile sizi karşılıyor… Peki o yanında oturan kadının hikayesi nedir?… İşte hikayenin en ilginç kısmını son sayfalarda bulacaksınız…
Konu içinde konu sevenler için, günümüzde de kadın cinayetlerini istismarları en açık bir şekilde anlatan kitapları okumaya yüreği el verenler için okunacak en çarpıcı kitaplardan… Hikaye zaten kendisine çektiği için hemen bitirmeniz çok olası bir durum… Yazarımıza kitabı ile tanışma fırsatı verdiği için çok teşekkür ediyorum…
Okuyun efendim…
Alıntılar
Alıntılar ile Değiş’me kitabın ayrı bir renk katan arkadaşımızın seçtiği seçkilerle sizleri başbaşa bırakıyorum.
-Beni en çok etkileyen tablolarından, sanırım tüm dünyada böyle düşünüyor olmalı. Hem kendisinin hem tüm kadınların hayatını nasıl da güzel özetlemiş tek resimde. Bir yanımız hep bağlıdır geçmişe; ailemiz, ilk kurduğumuz arkadaşlıklar, yaşadığımız ülke, hatta kent ve tabii ki aşklar. Sonra seçimler yapmaya başlarız. Yeni bir kendimiz olur, yönümüzü nereye çevirdiysek şekil alırız. Eğer ilk kendimiz ve son değişmiş kendiniz barışırsa tıpkı resimdeki gibi elele olurlar.
(Syf.28 – 1.Basım 2020)
Kendime acımayayım desem ne olacak? Bundan sonra nefes alsam almasam ne olacak? Son bakıştaki o gözleri… Allah kahretsin, ağlayamıyorum bile… Neremi tutsam elimde kalıyor, nereme dokunsam; canım acıyor. Acımıyor canım kanıyor.
(Syf.74 – 1.Basım 2020)
İşe başladığında kim bilir ne aile dramlarına şahit olacaksın. Yoksulluklara, cahilliklere, haksızlıklara adaletsizliğe… Ama çalışmayı bırakma, kim bilir belki bizlerin göremediği bir büyük tablonun tamamlanması, senin yapacağın eylemlere bağlıdır.
(Syf.105 – 1.Basım 2020)
Bir karar vermek gerekiyor, tüm bu olanlardan sonra kim olacağına. Yoksa herkes gibi sadece solunum yapıyor olursun.
(Syf.109 – 1.Basım 2020)
Kitap internet satış noktalarında şu şekilde tanıtılıyor.
Önemsizdi.
Önemsizleştirilmeliydi.
Kanıksanmalıydı.
Bazı günler sözde nasıl olduğumu merak eden samimi ahbaplarımızın karşısına zorla çıkartılırdım. Onlar da vicdanları hiç var olmamış yaratıklar olarak bana bakarlardı.
Sirk maymununa bakar gibi, arkamdan da ahlaklarıyla kol kola oturarak “vah vah, tüh tüh” ederlerdi. Kendimi toparlamış, dik duruyor olsam hem annem, hem kendini namus kelimesine hapsetmiş vicdansız varlıklar sürüsü rahatsız, hatta tedirgin olurlardı. Çünkü olmam gereken hâl buydu.
Ezilmiş, incinmiş, zavallı ve muhtaç…
Ve son söz!
Ve son söz olarak şunu ifade etmek isterim. Kitapları çıkan yazarlarımız kitapları ile ilgili bir A4 sayfası boyutunda bilgiyi bana ulaştırırlarsa kitabın tanıtımını bloğumda yayınlamaktan mutluluk duyarım. Yazmak gerçekten bir emek işi. Her yazılan belki insanlara dokunmayabilir ancak yazmanın kendisi gerçekten bir değer ifade ediyor.
Günlük konuşma kelime sayısı 200-250 kelime olan insanların çoğunlukta yaşadığı bir toplumda yazmak harika bir şey. Hele yazdıklarını kitlelere ulaştırmayı başarabilmek muhteşem ötesi bir şey. Bu anlamda duygularını zengin içeriklerle kağıda döken herkese saygı duyuyorum. Yarınlarda gelecek kuşaklara yaşadığına dair işaret bırakıp gidebilenlere ne mutlu… Değiş’me kitabı ve diğer birçok kitapla sizi buluşturabilirsek ne mutlu bize…