Kurduğu ülkenin yaşayabilmesi için “Yurtta sulh, cihanda sulh” dedi. Çünkü bu topraklarda başka türlü halkını ve devletini yaşatamayacağını biliyordu. Her türlü karanlık gücün, yobazlığın, bağnazlığın ve karanlığın ortasında kurduğu devleti yaşatmanın başka yolu olmadığını biliyordu. Savaştan çıkardığı bir devleti barış yurdu olan bir yer haline getirdi. Böylelikle enerjisini ülkesini ayağa kaldırmaya harcadı.
Kurduğu devleti halkıyla kaynaştırmak için sevinçlerini onlarla paylaştı. Çocuklarına 23 Nisan’ı hediye etti. Bazıları için çok önemsiz ve basit gelebilir. Dünyada çocuklarına bayram hediye eden tek ülkeydik. 19 Mayıs’ı Gençlere hediye etti. Aşağıdan gelen nesli savaş senaryoları ve kahramanlık öyküleri ile değil, bayramlarla yetiştirmek için emek verdi. Onların ruh dünyalarının bayram havasıyla gelişmesini istedi. Cumhuriyeti kurduğu tarihi bütün halkına armağan etti. Uzun yıllar savaşın içinde bitap düşmüş bir milletin yaralarını bu şekilde sarmaya çalıştı. Kısacık ömründe sevinçleri çoğaltmaya çalıştı. Ülkenin bütün sevincini halkıyla paylaştı.
İçeride ve dışarıda bütün karanlık güçlerin elini üzerinden çekmediği bu ülke hala bugün yaşıyorsa onun büyük dehası yüzündendir. Bütün kaleleri zaptedilmiş, memleketi yönetenler ihanet içinde olduklarını itiraf etmiş olmalarına rağmen hala gönderinden bayrağın inmemesi, nerede ise yasaklanmasına rağmen halkın bayramlarına sahip çıkması, kutlamak için meydanları doldurması onun harcını sevgiyle yoğurduğu cumhuriyet sayesindedir.
Atatürk, sözden eyleme geçemeyenlerin değil, yeni yol ve çığır açanların anlayacağı büyük bir devrimciydi. Bir dahi idi. Öncü dahileri anlayabilmek, onların kendilerini çoğaltmak için geldiğini bilmeniz gerekir.
Onu anlamak için sokaklarında milyonlarca Atatürk’ün gezdiği bir ülke yaratmak gerekiyor. İşte o gün bu ülke yarınlara umutla bakan, içinde yaşattığı binlerce rengiyle gökkuşağı gibi rengarenk sonsuza kadar yaşamaya devam edecektir.
Atatürk yürekli tüm canların Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!