Düş Bozuğu kelimeler şiir kitabının yazarı Özgür Köktürk’ü şahsen çok iyi tanırım. Serbest dalda şiir yazmak insanlara çok kolay gelir. Oysa çok zordur serbest şiir yazmak.
Kelimelerin yanyana getirilmesi serbest şiir değildir.
Serbest şiir yazmak için kelime dağarcığınızın olması da yetmez. İmgeleme yeteneğinizin olması gerekir. Ve bu yeteneği şiirin içinde o kadar yerli yerinde kullanmanız gerekir ki, okuyanı sıkmasın ve şiirden kendine göre anlamlar üretebilsin.
Serbest şiir, ismindeki “serbest” kelimesinin manası gibi “kuralsız” bir şiir değildir. Şiirdeki ses ve ahenk unsurları çok uyumlu bir şekilde sağlanmalıdır.
Serbest şiir Türk edebiyatına Servet-i Fünun döneminde Batı edebiyatından alınarak yeni Türk şiirine uygulanmış bir biçimdir.
Özgür Köktürk kimdir?
1 Mayıs 1979 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Halen faal olarak iş hayatına devam etmektedir.
25 yıldır şiir yazmaktadır. Yazmakta olduğu şiirleri “Antoloji” sitesinde ve diğer şiir sitelerinde yayınlamaktadır. 300’ün üzerinde yayınlanmış şiiri vardır.
Şiirli Değnek, Şiir Kervanı ve Türk Şairleri Antolojisi’nin 3. cildinde şiirleri mevcuttur. Seçme şiirlerini “Düş Bozuğu kelimeler” isimli şiir kitabında okurları ile buluşturmuştur ve halen şiir yazmaya devam etmektedir. Kendisi şiir kitabını neden çıkardığını şu şekilde açıklamaktadır.
“Kelimelerle olan arkadaşlığımı, şiirlerle olan dostlukla perçinleyerek “Düşbozuğu Kelimeler” isimli kitabı yayımlamaya karar vermeden önce, yaklaşık yirmi beş yıllık bir sürece yayılan yazdığım metinlerin olgunlaşıp “şiir”haline gelmesini bekleyerek, uygun zamanın bu döneme denk geldiğini düşünüp, içimdeki hislerin izdüşümünü okurlarla buluşturma sevincini yaşadım.
Yıllar içinde belleğimde biriken duyguların, ki bunlara isyan, aşk, tepki her şey dahil, artık kalıcı olmasını ve şahsıma özel defterlerden, sayfalardan sıyrılıp insanlarla buluşmasını istediğim için bu kitabın oluşmasına karar verdim.”
Gün olur isimler, şahıslar kaybolur gider fakat yazılı metinler binlerce yıl sonrasına bile kalabilir ve kalmıştır. Bu bağlamda Sokrates’den Nietzsche’ye, Shakespeare’den Dostoyevski’ye tüm düşünür, şair ve yazarlar bıraktıkları eserlerle kendilerinden yüzlerce yıl sonrasındaki insanlara ulaşmışlardır. Kim bilir belki bir gün bu şiirler de bilmediğim, tanımadığım insanlara ulaşır ve duygularına bir nebze tercüman olur.En büyük umudum, umutsuzluğun olmadığı bir dünyada yaşamak diyerek yarınlara ne olursa olsun umutla bakan şiirler bırakabilmek adına yazdığım Düşbozuğu Kelimeler, umarım amacına ulaşacaktır.
Düş Bozuğu Kelimeler Şiirleri ve analizleri
Sizler için kitabın içinden birkaç şiir seçtim ve bu şiirleri sizler için analiz etmeye çalışacağım.
1002.GECE
Islak bir yaprak diriliğinde düşler
Gülüşler çatlamış toprak kuruluğunda…
Daha şiirin girişinde imge sanatını konuşturmaya başlamış şair.
Düşleri ıslak yaprakların dirilliğine, gülüşleri çatlamış yaprak kurluğuna benzetmiş.
Bir çocuğun masum ellerinde hürriyet
Esaret büyüyen çocukların gözlerinde…
Muhteşem bir anlatım daha,
Hürriyet çocuğun masum ellerine, esaret ise büyüyen çocukların gözlerine benzetilmiş.
Kirli bir mendil içinde artık aşklar
Sevdalar bir gecelik tutkularda…
Yitirilen temiz aşkları ve tutkuyu bu kadar güzel anlatan dizeleri bulmak çok zor artık.
Mecnun kutuplarda geziyor delice
Leyla bin ikinci gecede…
Ve şiirde final muhteşem konulmuş.
Mecnuen çöllerden kutuplara, Leyla ise binbir gecenin ötesinde resmedilmiş.
Muhteşem bir şiir diyebilirim. Serbest şiirde böyle anlatımlar artık çok az bulunuyor. Eline kalem alan karalıyor bir şeyler ve adına şiir diyor.
Vardık
Sis ile gizlenir belki şehir
Belki de sabahın müjdecisidir bu beyazlık
Hangi iklime doğar bilinmez
Hangi günde biter ömür
Meçhule karışırken adımız unutulanlarda
Yine de yaşadık
Bir zaman vardık bu dünyada…
Yaşamı ve yaşamın içindeki gelgitleri biraz umutsuzca da olsa dizelere ne güzel oturtmuş şair. Birkaç kelime ile ancak bu kadar resmedilebilirdi ve kelimler ancak bu kadar güzel kanatlanabilirdi.
SÖNERKEN İNSANLIK
Umuda yol alır çaresizlik
Yabancı yağmurların göğünde
Mülteci çocuk bakışı kalır
Şaşkın
Yorgun
Bıkkın…
Kimi gün isyan olur açlık
Kimi gün umarsız tevekkülDini, dili, ırkı yok bu karanlığın
Aşkı, nefreti, sorgusu yok…
Çaresizliğin tek bir çıkış noktası vardır umut.
Ve o umutlarımız umut kırıntıları ile ailesi ile beraber nereye gittiğini bilmeyen bir mülteci çocuğun bakışlarında resmedilmiş. Biraz şaşkın, biraz bıktın ve biraz yorgun. Bu zor şartlara bazen tevekkül, kimi gün isyan ile katlanılabilir ancak ve bu ruh halinin, umut kırıntıları ile çıkılan bu karanlık herkesi kaplar. Ne din, ne ırk ne de dil seçer.
Kim bilir hangi kıyıya vuracak cesedi
Hangi gazeteci görecek körpecik bedenlerini
Yalancı yıldızlara dönerken pusula
Ağlayan timsahların gözbebeklerinde dönüyor dünya…
Umut kırıntıları ile yola çıkanların hazin sonu ve onların ardından dökülmüş sahte gözyaşları ve kirlenmiş ağızlardan duyulmuş birkaç kirli söz. Aslında kirli ağızları ile nutuk atanların döndürdüğü dünyada çekiliyor bu acılar ve bu acıları ve acı sonu ne güzel anlatmış şair.
Kör kuyular kuytusundadır artık vicdan
Ruhlar satılırken masa başlarında
Bir imzanın bedeli, binlerce can
Sıkılan bir ele düşen koskoca vatan
Toprak, toprak değil artık
Deniz, deniz değil
Ne ana şefkati var yurdun
Ne de gelecek kaygısı masum çocukluğun…
Kâğıda çizmek kolaydır haritayı
Bayrakları boyamak yeşile turuncuya
İnsan kalabilmekti oysa erdem
Bebekleri sürgün etmemekti geleceğinden…
Dünya dönüyor
Heyhat!
İnsanlık sönüyor…
Daha nasıl anlatılabilirdi ki, umut kırıntıları ile çıkılan bu yolculuğun sonunu hazırlayanlar değil miydi aslında dünyayı bu hale getiren ve bu insanlar değil miydi kirli elleri ile çizdikleri haritalarla insanlığı yok edenler.
Kitabın içinde en çok beni etkileyen şiirlerden biri oldu bu şiir. Aylan Bebek geldi gözlerimin önüne ve ben birkez daha kahrettim bu şiiri okurken.
Ve son söz!
Son söz olarak şunu diyebilirim. Kaliteli serbest ölçülerde yazılmış şiirleri okumak istiyorsanız Düş Bozuğu kelimeler kitabı ile buluşun derim. Şiirdeki imge rüzgarları bir meltem yumuşaklığında sizi bambaşka diyarlara götürecektir.