Muhalif seslere tahammülün olmadığı en zor yıllarda ekranlardan vatandaşın sesi oldu Fatih Portakal ve sokaktaki vatandaşın, işinde aşında olan emekçinin, garibanın ve kimsesizin yüzü oldu ekranlarda
Fatih Portakal
2010 yılından beri Türkiye’de muhteşem rekorlar kırdı.
Haber sunarak yorum yapma ve yaptığı yorumları takip ederek yıllar sonra bile argo tabirle hiç tufaya düşmedi.
Samimi bir insandı.
İnsanlar en çok onun bu samimiyetini algıladı.
Yapmacık davranmadı.
Gazetecilik sektöründe millet yandaşlık yarışına girerken o bir elin parmağını geçmeyecek kişi ile dik durdu. Üstelik bunu her gün göz önünde kalarak başardı.
Belki korktu ama korkarken bile yolunu değiştirmedi.
Beni en çok etkileyen tarafı en ağır eleştiriler yapılırken bile ekranı hiçbir zaman şahsi konularda kullanmadı. Belki de bu özgüven yaptığı şeylerin doğru olduğuna inandığı içindi.
Şu anki iktidar tarafından tehdit edildiği, köşesine çekilmesi istendiği gibi dedikodular her zaman olmuştur. Belki de doğrudur, belki de bu sokak konuşmasından öte bir şey değildir. Belki de onun belirttiği gibi; ailesine vakit ayırmak, toprakla haşır neşir olmak, iç ve dış dengeyi oluşturmak için “yeter artık” demiş olabilir.
Çok fazla uzun uzun yazmayacağım.
Yaptıkları ortada olan kimse için uzun uzun yazmaya gerek yok.
Muhalif seslere tahammülün olmadığı en zor yıllarda ekranlardan vatandaşın sesi oldu ve sokaktaki vatandaşın, işinde aşında olan emekçinin, garibanın ve kimsesizin sesi oldu.
Yolun açık olsun Güzel adam.
Umarım hayat istediğin gibi olur ve yapmak istediklerini yaparsın.
Sevdiklerinle mutlu yaşa.