(Zeki Kayahan Coşkun- Nihat Sırdar)
İnternetin ülkemizde ilk yaygınlaştığı yıllarda internet radyoculuğuna emek vermiş ve üç yıl radyoculuk yapmış bir insan olarak televizyondan daha çok radyoya ilgi duyarım. Radyodan yayın yaparken her zaman dinlediğiniz bir müziği dinleyiciye gönderdiğinizde kulaklığınızdan o müziği bambaşka bir tatta dinlersiniz.
Bugün üniversite son sınıfta okuyan oğlum bana gelip bir radyocudan bahsetti.
Zeki Kayahan Coşkun
Ortaokul ve lise yıllarında dahi okula giderken bile gece yarılarına kadar onu dinler uykusundan fedakarlık yapardı.
Gün geldi bende de alışkanlık yaptı.
Gece yarılarına kadar Zeki’yi dinlemeye başladım.
Yetiştiğim kültür gereği pek espri yaratabilen tipler değiliz ancak ben zekasını espri ile birleştirmiş insanları çok severim ki; bu ülkemizde gerçekten azdır. Ben zekasını espri yeteneği ile birleştirmiş ve radyoculukta yaratıcı yeni fikirler ortaya koymuş bir insan olarak görürüm Zeki Kayahan Coşkun’u.
Zeki’nin yaptığı gündüz ve gece programları Türkiye’deki radyoculuk çizgisinin her zaman üstünde kalmayı başarmıştır. Bir iki defa programına telefon ile katılmış olsam da genel olarak sessiz bir dinleyici olarak onu hala zevkle dinlemeye devam ediyorum.
Daha sonra işe gelip giderken başka bir radyocu daha keşfettim. Nihat Sırdar.
Ben bu adama radyoculuğun meleği diyorum.
Sabahın karanlığında insanların büyükşehirlerin trafiğinde boğuştukları saatlerde onların stresini alan, işlerine giderken yüzlerinde gülümseme oluşturan harika bir insan. Yine akşam işten evine yorgun dönen insanlara harika anlatımlar ile keyif katarak yorgunluklarını unutturan kocaman bir yürek.
Bunlara ek olarak Zeki Kayahan Coşkun ve Nihat Sırdar’da önemsediğim bir durum daha var.
O da ahlaki duruşları.
Şartlara göre değişmeden ancak kimsenin doğrusu ile de kavga etmeden, ahlaklı duruşlarını da bozmadan yaptıkları programcılık. Bunun bu zaman dilimlerinde çok önemli olduğunu ve altının kalın çizgiler ile çizilmesi gerektiğine inanıyorum. Makam ve kazançları uğruna değerlerinden vazgeçmeyen insanlar mumla aranacak kadar değerli hale geldiler çünkü.
Ne Zeki’yi tanırım ne de Nihat’ı.
Her gün en yakınımda muhabbet ediyormuşum gibi kulaklarımla dinleyip yüreğimde misafir ettiğim bu güzel insanları mütevazi sitemde de misafir etmek istedim. Kimi misafirini madde ile ağırlar kimi babaannemin dediği gibi ruhu ile..
Yıllardır tanımadan dinlediğim bu güzel iki insana saygı ve sevgilerimle….