İş arıyorsun, Üniversite mezunusun ve bir fakülte bitirmişsin.Kafanda hayal ettiğin bir iş var. Ancak hayallerin ile gerçeklerin hiçbir zaman bu ülkede cuk oturmayacağını sana anımsatmak isterim. O yüzden istedim ki iş arayanlar ruhlarını öldürmeden, kendilerinden vazgeçmeden bu yazıyı okusunlar. Umarım denk gelirsiniz bu yazıya ve üzerine sizde bir şeyler koyarak hayatın kapısından salam girersiniz.
2013 yılında emekli olunca bu kadar çok işe girip çıkacağımı zannetmemiştim. 29 yıllık hizmetim karşılığında devlet bana 1.540 TL maaş bağlamıştı. Memur olanlar bilir ¼ den emekli olmuştum. Devlet memurunun buradan yukarı çıkacağı bir basamak yoktur. 750 TL almış olduğum evin kredisine gidince bize yeniden çalışmak düştü ve çok sevdiğim bir dostumun referansı ile işe başladım.
Çalışmak ile kölelik arasındaki farkı yaşayarak gördüm
Çalışmak ile kölelik arasındaki farkı yaşayarak öğrenebileceğimi düşünmemiştim. Maaşım yetmezse başkasına muhtaç olurum korkusu aslında beni köleliğe doğru hızlı bir şekilde götürüyordu. İşimi çok iyi yapmama rağmen ve hatta kendi işim gibi benimsememe rağmen yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Siz yaptıkça yetinmeyen ve daha çok isteyen bir sistemde ya kullanılmaya izin verip köle olacaktınız ya da kapıyı vurup çıkacak, kendinizi kimseye yok saydırmayacaktınız. Ben galiba hep başkasına muhtaç olurum korkusuyla birinciyi tercih ettim. En son işime kadar…
Çok sevdiğim bir arkadaşımın referansı ile girdiğim bu işte sonuna kadar bütün sabrımı denedim ve bir akşam sabrımı deneyen kişiye “Yarın işi bırakıyorum, yaşattıklarını yaşamadan ölme” diyerek son noktayı koydum ve bitirdim.
İşe girerken yapmanız gerekenler.
Kurumsal değilse işe girdiğiniz firma, işe girerken şunları yapmanızda fayda var.
1- İşe girerken yapmanız gereken işler ana hatları ile belli değilse sakın o işe girmeyin. Orası size hem kendi işinizi, hem de ayak işlerini yaptıracak bir köle aramaktadır. Onurunuz ve gururunuz zedelenmesin istiyorsanız o işe girmeyin. Kuru ekmek ve domatesle karnınızı doyurun ama o işe girmeyin. Çünkü ne yaparsanız yapın her türlü ihale sizin sırtınıza kalacaktır ve ilk siz gözden çıkarılacaksınız. O yüzden boşu boşuna kendinizi ezdirmeyin, ruhunuza yara açtırmayın.
2- Çalıştığınız iş yerinde patrondan daha patron davranan kölelik yaparak kazandığı koltuğundan başka elinde bir etiketi olmayan ezik ve zavallıların sizin üzerinizde uyguladığı baskıya izin vermeyin. Böyle bir durum oluştuğunda işvereninize acilen iletin. Eğer çözüm bulmuyorsa hemen o an işten ayrılın. Bilin ki, o işyerinde ruhunuz ve kişiliğiniz örselenmeden çalışmanız mümkün değildir.
3- Çalışanları arasında görev taksimi yapmayan, her şeyin kendi onayından geçmesini isteyen bir patronla kesinlikle çalışmayın. Çünkü kısa zaman içinde bir kaosun içine düşeceksiniz. Oradan tüm iyi niyetinize rağmen sağlam çıkabilmeniz mümkün değildir.
4- Sorumluluk vermeyi bilmeyen ve bu yüzden işini yapan ile yapmayanı ayırt etme becerisi gelişmemiş patronlarla çalışmayın. Sorumluluk vermeyi bilmeyen güven duymayan korkak insandır. Elindeki parası onun tek güvenidir. Onu koruyabilmek için çalıştığı ortamda tedirginlik hakimdir. Ruh sağlığınızı koruyabilmek için oradan acilen uzaklaşın.
5- Birkaç ortaklı bir şirkette işe girmişseniz patronlar arasında huzursuzluk olduğunu hissettiğinizde hemen oradan ayrılın. Eğer ayrılmazsanız bir patron seçmek zorunda kalırsınız ve diğeri size husumet besler ve o işyerinde uzun süre çalışmanız mümkün değildir. En iyisi sizi çıkarmadan siz çıkın.
6- Haftalık ve yıllık izinlerinizi ayarlayamıyor, patronun iki dudağı arasında referans bekliyorsanız orada tek bir dakika durmayın. Çalışanının rahat etmesini ve huzurlu olmasını istemeyen kişi hak yiyen bir adamdır. Ondan uzaklaşın ve sizi kullanmasına izin vermeyin.
7- Ödüllendirme ve cezalandırma işini adaletli yapamayan patronun idare ettiği işyerinde çalışmayın. Ne zaman ödüllendirileceğiniz ya da ne zaman hakkınızın yenileceği belli olmaz. O yüzden oradan uzaklaşın.
8- Sabah işyerine geldiğinde size selam vermeyen, gün içinde sizinle muhatap olmaktan kaçınan patronlarla çalışmayın. Varlığınızı yok sayanları sizde yok sayın ve o kapıyı kapatın.
Zor gibi görünse de çözüm var aslında
Baktığınızda bu kadar maddenin olduğu bir iş bulmak zor gibi görünse de aslında çözüm hep var.
Biz korkuyoruz. Aslında yukarıda sayılanlar bizim insani hakkımız. Vazgeçtiğimizde ruhumuzu yaralayan sonuçlarla karşılaştığımız durumlar.
Farzedin ki iş bulamadınız!
O zaman şu soruyu soracaksınız.
Kölelik mi yapayım yoksa kendi yolumu kendim mi çizeyim?
Bu tercih sizin ayağa kalkmanızı ya da köle gibi başkasının koyduğu şartlarda çalışmanızı gerektirecektir.
Çözüm aslında çok basit.
Herkesin bir yeteneği var. Hemen o yeteneğiniz ile ilgili donanımlarınızı artırarak bunu paraya çevirebilirsiniz. Mum yapmayı öğrenmek, sabun yapmayı öğrenmek, seramik yapmayı öğrenmek, basit ahşap işleri yapmayı öğrenmek gibi onlarca iş öğrenerek üstelik kendimiz üretip kendimiz satarak başkasının kölesi olmaktan kurtulabiliriz.
Sadece korkmayın. Daralabilirsiniz ama yok olmayacaksınız. Korkularımız bizi başkalarının kullanmasına izin vermemize neden oluyor.
Ben tercihimi yaptım.
Ben yaşadığım tecrübelerden sonra tercihimi yaptım. En son çalıştığım işyerinde ve diğerlerimde o kadar büyük ders aldım ki; korkularım yüzünden ruhumun yara almasına izin verdim. Her şeyi düzeltebileceğimi zannettim. Oysa sizin kabul edilmediğiniz düzende sizin var olmanız mümkün değil.
O halde bu kişiliksiz, kendini gerçekleştirememiş insanlara kendimizi ezdirip yok ettirmenin ruhunuzu paramparça ettirmenin bir anlamı yok.
Korkmayın!
Aç kalmayacaksınız. Sadece biraz düşünün ve kendinize odaklanın. Yeteneklerinizi fark edecek ve üretmeye başladığınızda ne çok yeteneğiniz olduğunu öğreneceksiniz.
Ya iki tarafın ortaya koyduğu şartlarla oluşturulmuş bir iş ortamında çalışmak ya da köle gibi kullanılmak vazgeçip kendi kendinizi keşfetmek.
Karar sizin!