Kişisel GelişimYaşam

Ruhsal Dünyanın Ayak İzleri

İnsanın işletim sistemi incelenmeye değerdir.
Bir tarafıyla akıl dediğimiz melekeye güvenirken, diğer tarafı ile duygularımızın rüzgarına kapılırız.
Bir tarafıyla irademizle bugünü yaşamaya çalışırken, diğer tarafımızla zihnimizin peşine düşer dünün çöplüğünde eşelenip dururuz.

İnsan dediğimiz bu varlık yukarıda belirtmeye çalıştığım özelliklerini nerede kullanması gerektiğini öğrendiğinde hayat ustası olmaya başlar. Duygularınız yoğun bir şekilde birikmişken ve gözyaşınız kirpiklerinizin ucuna kadar gelmişken birileri görmesin diyerek ağlamaktan vazgeçer, gözyaşlarınızı geri gönderirseniz zamanla taş kesilir ağlamak isteseniz dahi ağlayamazsınız.

Gündelik hayatınızda akıl ile yolunuza devam edeceğiniz bir olay ile karşılaştığınızda duygularınız ile yola devam etmeye karar verirseniz rasyonel gerçeklikleri gözden kaçırır ve sonuca gidemezsiniz. Aşk ve sevgi gibi ruhsal konularda kalbinizin sizi götürdüğü yere giderseniz yaşayacağınız şey sizi büyütecektir. Aşk ve sevgi konularında ne, neden, nasıl ve niçin sorularının anlamları yoktur. Bu sorulara cevap vermeye kalktığınızda akıl devreye girer ve hesap yapmaya ve değerlendirmeye başlarsınız.

Gündelik hayat içinde karşınıza giren sorunsalları ya da kararları ise akıl ile yürütmek zorundasınız. Eğitim almaya karar verecekseniz nerede eğitim alacağınızı, hangi okulda ya da kurumda eğitim alacağınızı, maliyetinin size ne olacağını ve bunun için ne kadar zaman ayırmanız gerektiğini değerlendirmek zorundasınız. Eğer bu konuya duygularınızla karar vermeye kalkarsanız çok yüksek oranda kendinizi huzur bulamayacağınız ve neticesinde pişmanlık duyacağınız bir kararın ortasında bulabilirsiniz.

Duygularımızın sesini kalbimizden dinleriz. Duygularımızla başbaşa kaldığımızda bütün verileri kalbimizden alırız. Duygularını takip etmek istersen hesap, kitap yapmadan kalbini dinle. Orada huzur duyarsan doğru yerdesin demektir. Tek bir şartla…
Kalbinin seni götürdüğü yere giderken hesap yapmayacaksın. İçinde hissettiğin huzuru takip etmek istiyorsan ne, neden, nasıl ve niçin sorularını rafa kaldıracaksın. Ruhsal dünyada soruların bir hükmü yoktur. Soru başladığında ruh dünyasından çıkar, üç boyutlu rasyonel dünyaya girersin. Orada ise aşk ve sevgi gibi kavramların yeri yoktur. Aşk ve sevgi ruhsal dünyada ortaya çıkar ve enerjisinin kaynağı orasıdır.

İnsan evladının doğuştan kendine bağışlanan melekelerini nasıl ve nerede kullanacağını bilmesi onu adım adım hayat ustası olmaya yani bilgeliğe götürür. Bilgelik kendi hayatınızın kontrolünü elinize almanız ve hayatınızı kendinizin yönetmesi demektir. Kendi hayatını yönetmeye başlayan kişi duygu dünyası ile rasyonel dünyasına hâkim olan kişi demektir.

Damla damla huzur biriktirmek ve cennet denilen mutluluk yurdunu oluşturmanın başka bir yolu yoktur. Et ve kemik yığınının içinde bütün varlıklar ile seni birbirine bağlayan muhteşem bir enerji kaynağı vardır. Bu yaratıcı güç senin “OL” demeni beklemektedir. Olmasını istediğin şey anında harekete geçer ve sistemin laboratuvarlarında üretilmeye başlanır.
OL dediğin şeyin OLması demek bir yanıyla konfor, diğer yanıyla tehlikedir.
Duygularının akışına teslim olup yüreğinin seni götürmeye çalıştığı cennet yurdunu sorgulamaya, nedenlere ve niçinlere boğmaya çalışırsan ateşin göbeğinde devinip durursun.
Ruh dünyamız bizden kesin teslimiyet bekler.
Rasyonel dünya ise sorgulama…
Aşka düşüp aşkla yaşayacağınız güzel hayatlar dilerim.

İlgili içerikler
Kişisel GelişimYaşam

Ölüm ve Doğum -3-

Kişisel GelişimYaşam

Ölüm ve Doğum -2-

Kişisel GelişimYaşam

Ölüm ve Doğum -1-

DünyaYaşam

Ruhumuzun Sesi mi, Zihnimizin Sesi mi?

Paylaşımlardan anında haberdar olmak istiyorsan abone ol!