Dedemin Bakkalı kitabı tesadüfen elime geçti.
Sımsıcak ve okuyunca seveceğiniz bir kitap. Kitabı okurken bu kirap “Bizden birilerini”anlatıyor diyorsunuz. Özellikle yazarın anlatımını çok samimi buldum.
Yazmış olduğu kitaplar hakkında iyi şeyler söylendiğini okudum ve ben de bu kitabı ile onu çok sevdim.
Kitap bir bakkal üzerinden aslında çocukları yeniliğe ve sürekli yeni şeyler düşünmeye yöneltiyor. Aslında çocuk gelişimi kitabı diyebiliriz. Küçücük bir bakkal üzerinden dedesine yardım etmeye çalışan bir çocuğun kafasında tasarladığı yenilikleri aşama aşama etrafındaki insanlar kızsa da yapmaya çalışmasını ve pes etmemesini anlatıyor.
Şimdi bu güzel kitabın yazarını kısaca tanıyıp kitabın tanıtımını yapmaya başlayalım.
Şermin Yaşar kimdir?
Şermin Yaşar oyuncu anne olarak tanına yazarlarımızdandır. Almanya’nın başkenti Berlin’de 1982 yılında doğmuştur. Daha sonra Türkiye’ye gelmiş ve . Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü okuyan yazar yine bu alanda yüksek lisansını yapmıştır. Kariyerinin içinde reklam yazarlığı da vardır.
Çakracı soyadını bırakıp, kızlık soyadı olan “Yaşar” soyadını kullanarak yazmaya başlamıştır. Üç çocuk annesidir. Sosyal paylaşım ağı Facebook’da Oyuncu Anne adı ile bir hesap açmış ve burada yazdıkları ile ilgi çekmeye başlamıştır. Çocukların gelişimi, doğru zamanda doğru oyunlar oynama ve çocuk aktiviteleri ile ilgili bir çok deneyimi olmuş ve bunu kitaplaştırdıktan sonra çok ilgi görmüştür. Bunun üzerine çocuk gelişimi üzerine kitaplar yazmaya başlamıştır. Ülkemizde çocuk hikayeciliği alanında gerçekten ilk akla gelen yazarlardan biri olmuştur.
Dedemin Bakkalı konusu ve anlatımı
Dedemin Bakkalı kitabını okuduğunuzda çocuklar için yazılmış ama büyüklerinde ilgisini çeken bir kitap yazarı olarak algılayacaksınız Şermin Yaşar’ı. Ben ilk defa okudum kitabını ve çok sevdim. O yüzden basit gibi gelebilir konusu ama sıcacık bir öyküsü var.
Şebnem büyüyünce ne olacağına karar veremeyen bir çocuktur. Bursa’nın bir köyünde ailesi ile beraber yaşıyordu ve daha 8 yaşındaydı. Etrafında bulunan insanların sorduğu bu sorulara cevap arıyordu. Annesi gibi ev hanımı olabilirdi ama bütün gün temizlik yapmak onun işi değildi. Babası gibi işçi olabilirdi ama babası da her akşam geldiğinde “Yorgunluktan öldüm” diyerek uzanıp kalıyordu. Bu da onun yapabileceği bir iş değildi.
Polis olabilirdi, doktor olabilirdi ve daha bir sürü meslek aklından geçiyordu. Ancak o dedesinin bakkalında çalışmayı seçti. Okul dışındaki vakitlerinde dedesinin bakkalında çalışmaya başladı.
Dedesi sabah namazında sonra bakkalı açan, biraz gazete okuduktan sonra uyuyup kalan ve camiye giden bir adamdı. Bakkalda çalışmak Şebnem’e iyi gelmemişti. Çünkü bu durum onun canını sıkıyordu. Bakkalda bir sürü yenilik yapmak istiyordu. Bunun için harekete geçmesi gerekiyordu. Bakkaldan daha çok para kazanmak için yepyeni bir içecek bulmuştu. Yeni buluşu için birkaç şişe sodayı heba etmiş olsa da Vişneli sodayı bulmuştu. Ancak açık olduğu için bunu kimse almıyordu. Dedesi bunu görünce ona çok kızdı ve konu orada kapandı.
Düğün olduğu zaman çok fazla çekirdek satışı oluyordu bakkalda. Ancak çekirdekler açık satılıyordu. Şebnem bunlar için kağıttan paketler yaptı ve onların içine koydu. Ancak kimse bu çekirdekleri almadı, açık çekirdeklerden istediler. Dedesi ona yine kızdı ve bütün kağıttaki çekirdekleri geri boşalttı.
Yenilikler devam ediyor
Bir gün hazırladığı kağıtları müşterilere dağıtarak bakkal hakkındaki fikirlerini öğrenmek istedi ve her gelen müşteriye bunlardan verdi. Dedesinin bakkalda olduğu bir gün herkes kağıtları geri verdiler. Kağıtlarda herkes Şebnem2i kötülüyordu. Dedesi ona yine kızdı. Dedesi dondurma satıyordu. Elektrikler gittiğinde kasabaya iniyor ve tanıdık birinin dolabına koyuyordu. Bunu fırsat bilen Şebnem mumları iki katı fiyatına satmak istedi. İlgi çekmek için bakkalın için mum yaktı. Ancak kimse mum olmadı. Bunu gören dedesi ona yine çok kızdı.
Şebnem bütün kapalı gıdaların üzerine müşterileri memnun etmek için “Afiyet olsun” diye yazdı. Herkes bu durumdan hiç memnun olmadı. Bu gıdalar açılmış diyerek şikayette bulundular ve dedesi Şebnem’e yine kızdı. Daha bir çok deneme yaptı Şebnem. Köylülerden organik gıda alarak onları satmaya çalıştı ama bu projede olmadı ve dedesini tekrar kızdırdı. Askerde olan erkek ve sevgilisinin telefon görüşmeleri için jeton satmaktan başlayarak bir sürü yenilik yapmaya çalışsa da hiçbirini tutturamadı ve her seferinde dedesini kızdırdı.
Bakkala gelen teyzeler sağlık ocağına gitmek yerine ona geliyor ve o da onlara ağrı kesi,ci veriyordu. Bunu anlayan doktor bakkala geldi ve Şebnem’e doktor ol ve “Reçete yaz” diye tembihledi.
O ben yazar olacağım dedi ve kimse inanmadı.
O şimdi iki çocuk annesi bir yazar.
Ve son söz!
Ve son söz olarak en azından çocuklarınızı Şermin Yaşar ile tanıştırın derim. Çocukların gelişimi konusunda gerçekten atlanmaması gereken bir yazar. Umarım sizde okuduktan sonra seversiniz.