SiyasetYaşam

Çok Partili Siyasi Hayatımız -2-

(MENDERES DÖNEMİ)
İlk beş yılında halkın büyük ilgisini ardına alan Menderes ve hükümeti özellikle Amerika’nın Marshall yardımları ile ülkeyi dışa bağımlı hale getirdi.

İkinci dünya savaşının ağır ekonomik şartları ve bu ağır şartların oluşturduğu memur devleti ve bürokrasi ağırlıklı yönetim 1950 yılında Menderesin çok büyük bir zafer kazanarak iktidarı ele geçirmesine sebep oldu.
Menderesin en büyük başarılarından biri de Demokrat partiyi halkın partisi, Cumhuriyet Halk Partisini ise elitlerin, zenginlerin ve bürokratların partisi olarak konumlandırması ve bu propagandayı halka kabul ettirmesi idi.

İlk beş yılında halkın büyük ilgisini ardına alan Menderes ve hükümeti özellikle Amerika’nın Marshall yardımları ile ülkeyi dışa bağımlı hale getirdi. 1951 yılında Kore’ye asker göndererek ülkenin yönünü tamamı ile batıya döndürdü ve Türkiye NATO’ya üye oldu. 1950- 1954 yıllarında yabancı sermaye teşvik yasası çıkarıldı. Vakıflar bankası kuruldu. Özelleştirmenin ilk adımları bu dönemde atıldı.

1955 yılından sonra ekonomi kötüye gitmeye başladı. Ekonomik dengeler beş yılda bozulmuştu. Üretime dayalı olmayan sadece dışarıdan gelen sıcak para ile ülkenin yönetilmeye çalışılması bu acı sonucu doğurmuştu. 1958 yılında dolar bir gecede 2 TL’den 9 TL’ye çıktı. Ülke borçlarını ödeyemeyeceğini ve yeni bir ödeme planı istediğini duyurdu.

Menderes döneminde köy enstitüleri kapatıldı ve öğretmen okullarına çevrildi, halk evleri kapatıldı. 1958 yılında zor da olsa kazanılan seçimden sonra muhalefet birleşerek Milli cephe ismi verilen bir blok oluşturdu. Bunun üzerine Menderes bu şer odaklarına karşı vatan cephesi oluşturulması gerektiğini söyledi. Vatan cephesine mensup olanların sayısı bir yılda bir milyona ulaştı ki o zaman Türkiye’nin nüfusu 25 milyon idi.
Halk bölündü ve ciddi kutuplaşmalar oluştu.

Yine Menderes hükümeti zamanında hafızalara kazınmış acı olaydan birisi 6 Eylülde başlayan acı olaylardır. 6 Eylül 1955 gecesi İstanbul’da bazı gazetelerin Selanik’te Atatürk’ün evine bomba atıldığını yazması üzerine azınlıklara karşı olaylar çıktı. Ağırlıklı olarak Rumlara karşı yönelen olaylarda 73 kilise, 8 ayazma, 1 havra, 2 manastır, 4.340 dükkân, 110 otel ve lokanta, 21 fabrika ve 3.600 ev saldırıya uğradı, 1 papaz olaylar sırasında öldürüldü. Bugün hâlâ 6-7 Eylül Olaylarının DP hükümeti-Özel Harp emri ve bilgisi dahilinde bir tertip olduğu, çeşitli çevrelerce ve Özel Harp Dairesi eski başkanlarından Em. Org. Sabri Yirmibeşoğlu tarafından da doğrulanmaktadır.

Bütün dengelerin altüst olduğu bir dönemde 27 Mayıs 1961 gecesi askerler yönetime el koydu. Başta Menderes, Celal Bayar ve bazı bakanların olduğu iktidar milletvekillerini tutukladı. Apayrı bir yazı konusu olan bu bölümde ifade etmemiz gereken net bir şey var.

Evet, Menderes cumhuriyet döneminin en ağır dış borçları ile ülkemizi çıkmaza sokan bir liderdir. Ülke vatandaşlarının kutuplaşmasında ciddi katkıları olmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarında başlayan ekonomik hamleleri devam ettiremediği gibi Atatürk zamanında açılmış birçok önemli tesisleri kapatmış ve ülke ekonomisini tamamen dışa bağımlı hale getirmiştir. Örtülü ödeneği ülkenin menfaatinden daha çok kendisi lehine kullanmış, basında meşhur kalemleri satın almış ve milletin parası ile kendi propagandasını yapmış ve yanlışlarının görülmemesini sağlamıştır. Özel hayatı konusunda devlet adamlığı ciddiyeti ile bağdaşmayan bir çok yanlışları olmuştur.

1961 ihtilalinde yargılanarak Menderes idam edilmiştir. Bu karar demokrasi tarihimizde ciddi yaralar açmış ve kutuplaşmalara sebep olmuştur. Ancak bir siyasetçi olarak idam edilecek hiçbir suç işlememiştir. Ne idam edilen bakanlar, ne de kendisi ihanet ile isimlendirilebilecek bir çalışmanın içinde olmamıştır. Bu yüzden demokrasi tarihimize kara bir leke olarak yazılan Menderes ve arkadaşlarının idamı ülkemizin kutuplaşmasının derinleşmesine sebep olan nedenlerin başında gelmektedir.

1961 ihtilalinden sonra 1980 yılına kadar sürecek 20 yıllık süreçte ise 2 liderin ismini çok duyacağız. Barajlar kralı olarak anılan Demirel ve Karaoğlan diye anılan Ecevit. Yardımcı rollerde Erbakan ve Türkeş.

Bu dönemi de yazımızın 3. Bölümünde anlatacağız.

İlgili içerikler
Kişisel GelişimYaşam

Ölüm ve Doğum -3-

Kişisel GelişimYaşam

Ölüm ve Doğum -2-

Kişisel GelişimYaşam

Ölüm ve Doğum -1-

DünyaYaşam

Ruhumuzun Sesi mi, Zihnimizin Sesi mi?

Paylaşımlardan anında haberdar olmak istiyorsan abone ol!