Bin Muhteşem Güneş romanı “Coğrafya Kaderdir” sözünü en çok haklı çıkaran romanlardan bir tanesi… Yürek yakan bir öyküsü var.
Khaled Hosseini’de coğrafyasını içinde gittiği her yere götüren yazarlardan bir tanesi. Uçurtma Avcısı kitabından sonra dünyada en çok tanınan yazarlar arasına giren Hosseini’nin yazdığı ikinci roman Bin Muhteşem Güneş.
Sevdiğini doyasıya sevemeyen, kavuşmak isteyenlerin ölümle yüzleştiği bir coğrafyada geçiyor roman. Kadının olmadığı, “Bir şeylere rağmen hayatını devam ettirebildiği” bir coğrafya burası. Bu coğrafyada ne aşkınızı bedel ödemeden yaşayabiliyorsunuz ne de sevdiğinizle buram buram mutluluk yaşayabiliyorsunuz. Bunları bir an bile yaşayabilmenin bedeli ya ölüm ya da korkunç bir hayat.
Ne tarafa gitsen hayat denen güneşin bir tülü üzerine doğmadığı bu coğrafya’da kadın olmak ise bambaşka bir dram. Elinize aldığınız bu roman işte bu coğrafyada yaşayan, kaderin bir araya getirdiği iki kadının yaşadıkları dramın, aşkın ve kadın kadına dayanışmanın öyküsü.
Kitabın tanıtımına geçmeden önce yazarımızı tanıyalım.
Khaled Hosseini kimdir?
Khaled Hosseini (Halit Hüseyni) 4 Mart 1965 Afganistan doğumludur. Aslen Tacikistanlıdır. Babası diplomat, annesi ise Kabil’de öğretmendir.
Dış İşleri Bakanlığı’nda görev yaptığı babası, Khaled Hosseini henüz 5 yaşında iken İran-Tahran’a taşındılar. Kardeşi doğduktan kısa süre tekrar Kabil’e taşındılar.Oraya yerleştikten birkaç yıl sonra 40 yıldır Afganistanı yöneten Zahir Şah kuzeni tarafından devrildi ve ülke kanlı komünist darbeye ve Sovyet Ordusu’nun işgaline uğradı. Bunun üzerine aile olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde siyasi iltica talebinde bulundular ve Kaliforniya’ya taşındılar. Yazar 1984 yılında liseden mezun oldu.
Yüksek öğrenimini Santa Clara Üniversitesi Biyoloji Bölümünde yaptı. Daha sonra Kaliforniya Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandı. 1993 yılında cerrah olarak görev yapmaya başladı.Uçurtma Avcısı romanı ile büyük ses getirdi. New York Times’ın en çok satanlar listesinde yer alan kitabı yetmiş ülkede basılarak okuyuculara sunuldu.
Uçurtma Avcısı kitabı ile büyük şöhrete kavuştuktan sonra doktorluk görevini bırakan yazar kendini yazmaya adadı.
2006 yılında Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı tarafından İyi Niyet Elçisi olarak seçilmiştir.
Afganistan halkına insanı yardım sağlayan kar amacı gütmeyen Khaled Hosseini vakfını kurmuştur.
Bir Muhteşem Güneş konusu ve anlatımı
Bin Muhteşem Güneş romanının çok hüzünlü bir öyküsü var.
Burası Afganistan.
Küçük yaşta evlendirilen kızların, yaşanamamış aşkların, hasretle yolu beklenen sevgiliye kavuşamanın dramının yaşandığı ülke.
Bu ülkede yaşayan iki kadın.
Meryem ve Leyla romanımızın asıl kahramanları…
Meryem daha doğarken hayata bir sıfır mağlup başlamıştır. Hem de Afganistan gibi bir ülkede. Gayri meşru bir ilişkinin ürünüdür Meryem. Hayata gelmesine sebep olan babası Meryem’i istememiştir.
Bu yüzden annesi Nana ile bir kulübede yaşamaktadır.
Meryem birgün babasını ziyaret etme kararı alır ve bunu gerçekleştirir.
Her zaman olduğu gibi yine babası onu kabul etmemiştir.
Bu üzüntüyle evine geri döndüğünde psikolojik sorunlarından dolayı annesinin kendisini asarak intihar ettiğini görür. Hayat onu yine babasının kucağına itmiştir. Babasının yanına gitmek zorunda kalır. Bu durumdan hiç memnun olmayan baba kendine göre bir çözüm bulur.
Babası Meryem’i Raşit isminde orta yaşlı bir adam ile evlendirir. Meryem Raşit’in çocuğunu taşımaktadır. Sanki işler biraz yoluna girmiş gibi görünse de yine talihsizlik Meryem’in yakasını bırakmaz. Raşit’in çocuğunu düşüren Meryem için yine kara günler başlamak üzeredir.
Beklenmeyen Misafir
Beklenmeyen misafir daha gelmeden önce Raşit’in çocuğunu düşüren Meryem devamlı aşılanmakta ve Raşit tarafından kötü davranılmaktadır.
Artık yaşadığı hayattan bezmiş ve iyice ihtiyarlamıştır.
Leyla Meryem’in komşusudur ve savaş dolayısı ile ağabeylerini kaybetmiş ve ülkeyi terk etmeye karar vermişlerdir.
Ancak gidecekleri gece düşen bir bomba neticesinde hem annesini hem de babasını kaybeder. Bunun üzerine komşularında kalmaya başlar.
Leyla Tarık isminde bir çocuğu sevmektedir.
Tek hayali onunla hayatına devam etmektir.
Ancak Raşit Leyla üzerine planlar yapmaktadır.
Raşit, Leyla’ya Tarık’ın öldüğünü söyleyerek onları birbirinden uzak tutar.
Tarık’a kavuşamayacağını anlayan Leyla kaderine razı olur ve Raşit ile evlenir.
Ancak Raşit’in bilmediği bir şey vardır.
Leyla Hamiledir ve çocuk Tarıktandır. Leyla dışlanmamak için bu yalanına devam eder.
Değişmeyen Kader
Değişmeyen kader bu toprakların nerede ise yazgısı olmuştur.
Leyla ile Meryem ilk başlarda sorun yaşasalar da daha sonra çok iyi anlaşırlar.
Daha sonra anne kız gibi olurlar. Leyla ile evlat hasretini dindiren Meryem ona her konuda yardımcı olur.
Leyla’nın bir kızı daha sonra Raşit’ten bir oğlu olur.
Leyla Tarık’ın ölmediğini öğrenir.
Bir şekilde yolları kesişir. Bunu duyan Raşit Leyla’ya çok şiddetli dayak atar.
Meryem bunun üzerine Leyla ve Tarık’ın kaçmasına yardım eder.
Artık yaşayacak takati kalmamıştır ve gidip suçunu itiraf eder.
Hemen idam edilir.
Leyla Tarık çok mutlu bir hayat yaşamaya başlarlar ve savaş bittikten sonra Meryem’i ziyaret ederek ona minnetlerini sunarlar. Çünkü yaşadıkları hayatı ona borçludurlar.