Ülkemizde insanların yaşamı gerçekten zor. Ancak hayvanlarımızın hayatları çekilecek gibi değil… Sokaklarımızda yaşayan hayvanlarımız korku ve umutsuzluk içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışırken, belediyeler tarafından toplanıp şehrin en uzak dağlarının içlerine bırakılıp ölüme terk edilen hayvanlarımızın yürek burkan hayatlarından bu hafta sizleri haberdar etmek isterim.
İstanbul’un neresinde orman varsa içinde ölüme terk edilmiş yüzlerce hatta binlerce hayvan vardır. Aç, hasta, terk edilmiş ve çaresiz. Ormanlar, kuytu köşelerinde hastalıktan, yazın susuzluktan ve açlıktan, kışın ise soğuktan ölen hayvanlarımızla doludur. İstanbul’un Avrupa yakasında 25, Anadolu yakasında 14 ilçe var ve bunların milyarlarca lira bütçesi olan belediyeler. Her seçim yaklaştığında şehrin kaldırımlarını, parke taşlarını yenileyen belediyeler, parkların ortasına kurdukları yapay şelalelere milyarlarca lira para harcarken, sorumluluk alanı içinde olan hayvanların rehabilitasyonunu sağlayacak düzgün bir çalışmanın içine girmemişler ve hatta bunu bir insanlık vazifesi olarak düşünmemişlerdir.
Parklara bahçelere konulan birkaç suluk ve mamalık, kışın barınmak için yine parklara ve bahçelere konulan bire kaç yuvadan başka ciddi bir çalışma maalesef yapmamışlardır. İstanbul’un bütün ormanları köpeklerle doludur. Hepsi gönüllü insanların özverili çalışmaları neticesinde bir nebze olsun yaşama tutunabilmektedirler. İstanbul’un hiçbir ilçesinde doğru düzgün bir barınak yoktur. Olanların içinde kurumsal bir çalışmadan daha çok, orada çalışan insanların merhameti ile orantılı yürüyen bir çalışma vardır. Oysa derli toplu ve kurumsal birkaç yıllık bir çalışma ile İstanbul’un ormanlarında tek bir köpek bırakılmayabilir. Ormanlara terk edilen hayvanlarımız belediyeler tarafından toplanıp gerekli rehabilitasyonu yapıldıktan sonra kısırlaştırılıp sağlıklı bir şekilde bırakılmış olsa bu köpeklerin üremesi birkaç yıl içinde duracak ve böylece ormanların içinde yaşamak zorunda kalan köpeklerin sayıları periyodik olarak azalacak ve kötü niyetli insanların sokağa bıraktığı köpeklerde gönüllü kuruluş veya insanlar tarafından beslenip barındırılabilir hale gelecektir. Bunun maddi tutarı bir belediyeye boş yere sökülüp yenilenen kaldırım taşlarından çok daha aza mâl olacaktır. Ancak bu anlayış, resmi bir görev yerine vicdani ve insani bir görevdir. Bir yaşamın devam etmesini sağlamak dünya üzerindeki en onurlu görevdir. Bu görevi insanlık bilincine ulaşmış kişiler üstlenebilir. O yüzden yaşam hakkına saygılı olmak medeniyetin en önemli işaretidir. Medeniyetin buram buram yaşandığı yerlerde hayvanlar insanlardan korkmazlar. Bilirler ki, bir hayvanın yaşamı en az bir insanın yaşamı kadar değerlidir. Hayvanların yaşam haklarını koruyamayıp, onları toplayarak ormanlarda ölüme terk eden belediyelerin yönetimleri bu ağır günahı hem vicdanlarında yaşayacaklar ve hem de bu yükü yaşamları boyunca taşımak zorunda kalacaklardır.
Ülkemizin en gelişmiş mega kentinde hayvanların hayatlarının bu kadar zor olduğunu düşündüğümüzde Anadolu’nun içlerinde yaşayan hayvanlarımızın hayatlarının ne kadar çekilmez olduğunu düşünmek çokta zor olmasa gerektir. Sesimizi duyan yüreği güzel insanlar… Belediyelerin toplayarak ormanların içlerinde ölüme terk ettiği hayvanları yaşatmak için insanüstü emek harcayan, maddi ve manevi olarak hayatlarından fedakarlık yapan yüreği güzel dostlarımıza destek olalım. Maddi ve manevi olarak vereceğimiz bir destek bir yaşamın devam etmesine harcanacaktır. Unutmayın ki ” Bir hayat kurtarmak dünya ve içindeki her şeye bedeldir”
Lütfen bir yaşamın devam etmesi için bir ses de siz verin.