Kişisel GelişimYaşam

Aşk Gökçe Olarak Göründü, Ete Kemiğe Büründü

Hayata hangi bilinçle bakarsanız yaşayacağınız realite o gerçeklik üzerinden önünüze çıkar. Önünüze çıkan realiteleri yaşarken ortaya koyduğunuz duruş sizi yarınlara hazırlar. 

Hep sevgisiz ortamlarda yaşamaktan şikayet ederdim. Oysa yaşadığım hayat beni mucizevi bir geleceğe hazırlıyormuş. Hayat evire çevire bizi olgunlaştırıyor ve olmamız gereken kıvama ulaştığımızda mucizesini ortaya çıkarıyor.
Hayatım boyunca sevgi denilen kavramla o kadar içli dışlı oldum ki, hayat beni evire çevire mucizevi bir aşkın kucağına bıraktı ve sevdiğim kişinin şahsında ete kemiğe büründü. Bir insan bütün hücrelerine sevdiğinin resmini çizebilir mi?
Aşık olduğunuzda çizebiliyorsunuz.
Bir insan hasret denilen cehennemde yanmanın ne olduğunu deneyimleyebilir mi?
Aşık olduğunuzda deneyimleyebiliyorsunuz.
Bir insan cennet denilen mutluluk yurdunu görebilir mi?
Aşık olduğunuzda sevdiğinizin gözlerinde görebiliyorsunuz.
Bir insan o cennetin içinde yaşayabilir mi?
Sevdiğinizin kalbine yerleşmişseniz yaşayabiliyorsunuz.

Bir masal gibiydi aslında…
Bir peri masalı gibi sanki gerçek olmuş hayatımın tam merkezine konmuştu. Dünyanın en naif, en zarif, en kibar varlığı hayatıma adım adım yaklaşıyordu. O bana yaklaştıkça kalbim yumuşuyor, naifleşiyor ve adeta bir senfoni eşliğinde dansa kalkıyordu. 

Bir insan kitap gibi okunabilir mi? sorusunun cevabı; okunabilir değil, ezberlenebilir olarak değişmişti.
Amansız bir hastalığın girdabına düştüğünde bende onunla beraber acı çekmiş, o gün be gün ayağa kalktıkça ben de onunla beraber ayağa kalkmıştım. Gözlerine baktığımda cenneti gördüğüm, yüreğine dokunduğumda cenneti gördüğüm ete kemiğe bürünmüş bu muhteşem canın benim yol arkadaşım olabilecek çok değerli bir ruh olduğunu artık anlamıştım. Güzel güzeli Tanrı’m mucizevi bir enerji ile olmaz denileni oldurmuş, gerçekleşmez denileni gerçekleştirmişti. 

Artık kalp saatinin ritimlerini ayarlama vakti gelmişti.
Artık önümüzde sevgiye uyumlanma zamanı konulmuştu.
Yıllardır sevgi, sevgi diye deliler gibi ortada dolaşan ben, sevginin göbeğine düşmüştüm.
Nasıl şükredeceğimi bilemediğim bir halin içinde nefes almaya başlamıştım.
Gözlerine baktığımda sanki güneş doğuyordu, ellerini tuttuğumda hayat yeniden tazeleniyordu.

Birgün gece vakti bir deniz kenarında yakamoz olup yağmurda ıslanmıştık.
Birgün ele tutuşup çocukça bir coşkuyla “Seninle her şeye varım” ben diye söz vermiştik.
Nehirler gibi aşk ile akarken “birbirimizin kalbine iyi gelmeye” söz vermiştik.

Aşk kapımı çalmadan aslında ben yaşamıyor sadece nefes alıyormuşum.
“Koca dünya dönüyormuş ama ben içinde yokmuşum”

Yaşamak istediğin şey ete kemiğe bürünsün istiyor musun?
O zaman gönülden ve sevgiyle iste.
Zamanı geldiğinde bütün gerçekliği ile karşına çıkacaktır.
Dünyanın en muhteşem gerçeği aşk ile tanıştırdı beni.
Ete kemiğe büründü, Gökçe diye göründü.
Var edene şükürler olsun.
  

İlgili içerikler
Kişisel GelişimYaşam

Ölüm ve Doğum -3-

Kişisel GelişimYaşam

Ölüm ve Doğum -2-

Kişisel GelişimYaşam

Ölüm ve Doğum -1-

DünyaYaşam

Ruhumuzun Sesi mi, Zihnimizin Sesi mi?

Paylaşımlardan anında haberdar olmak istiyorsan abone ol!