20.yüzyılın sonlarına doğru filizlenen ve 21.yüzyılın başlarında bir realite olarak gündemimize yerleşen “Siyasal İslam” ile beraber doğru ya da yanlış inanç ve samimiyetle yapılan birçok ibadet kazanç kapısı haline getirildi.
Kurbanın tarihi İbrahim’i dinlerde Adem’in ve Havva’nın oğulları Habil ve Kabil’e; çok Tanrılı dinlerde ise M.Ö 4000 yıllarının başında Sümerler ve 3.000 yıllarında Mısırlılara kadar dayanmaktadır.
Bu yazımızda Kurban’ın tarihçesinden daha çok kurbanın nasıl ticarete dönüştürüldüğünü anlatmaya çalışacağız.
20.yüzyılın sonlarına doğru filizlenen ve 21.yüzyılın başlarında bir realite olarak gündemimize yerleşen “Siyasal İslam” ile beraber doğru ya da yanlış inanç ve samimiyetle yapılan birçok ibadet kazanç kapısı haline getirildi. İbadet olup olmadığını tartışmayacağımız kurban konusunda sadece amacımız birçok insanın samimiyetle ibadet olarak algıladığı kurbanın ibadet olmaktan daha çok para kazanılan bir ritüel haline getirilmesini irdelemektir.
İslam inancını göre olmazsa olmaz İslam’ın 5 şartı vardır.
Namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, zekat vermek ve kelime-i şehadet getirmek.
Dikkat ettiniz ise Kurban kesmek islamın şartlarından değildir. Yani emir değildir, bir başka söylemle Allah’ın Kurban kesin diye bir emri yoktur. O yüzdendir ki islam coğrafyalarında hakim olan 4 mezhebe göre kurban kesmek hiçbir zaman farz olarak belirtilmemiştir.
Antiparantez şunu ifade etmeden geçemeyeceğim.
İslamın 5 şartından 3.ünde vekalet kabul etmeyen siyasal islamcılar ve onların para ile satın aldıkları fetvacı din adamları 2 şart konusunda vekaleti kabul etmişlerdir. Oysa bu şartlar herkesin bizzat yapması gereken şeylerdir. Yani şarttır ve islamın olmazsa olmazıdır.
Namazda, oruçta ve kelime-i şehadette vekalet kabul etmeyen siyasal islamcılar ve onların yandaşı fetvacı din adamları iş para ile ilgili ibadetlere geldiğinde birden vekalet konusunu gündeme alıyorlar.
Zekat ve Hac gibi paraya dayalı olan iki ibadette vekalet ile yapılabileceğini söylüyorlar. Oysa vekalet senin yapmaktan aciz olduğun ya da beceremediğin bir konuyu senin gözetimin altında o işin ustası bir kişi tarafından yapılması demektir.
Kurban farz olan bir ibadet olmamasına rağmen özellikle son yıllarda birçok farz ibadetin önüne geçmiştir. Çünkü kurban gerçekten çok büyük bir pazar haline gelmiştir siyasal islamcılar için. Milyarlarca liralık bu pazardan en büyük pastayı alabilmek için her biri yarış halindedir. Türkiye’de 2018 yılı TUİK verilerine göre 22 milyon aile var. Yapılan altyapı çalışmaları ile Allah’ın kesin olarak emrettiği ibadetler konusunda ve Allah’ın kesin olarak yasak ettiği kul hakkı, yalan konuşma, dedikodu, iftira gibi konularda titiz olmayan insanımız nedense konu kurbana geldiğinde elindekini son kuruşuna kadar harcayıp illa bir kurban alıp onu kesme derdine düşmektedir. Bu durum ciddi bir tezattır. Allah’ın net emrine uymakta özensiz olan insanların Allah’ın emri olmayan bir konuda bu kadar titiz olmasının altında siyasal islamın para kaynakları yatmaktadır.
Bundan 30-40 yıl önce hayvan derisi para ederken yasalar ile belirlenmesine rağmen nasıl yeraltında kaçak kurban derisi toplanıp tarikat, cemaat ve vakıflar tarafından satılıyorsa, bugünde aynı kurban üzerinden vekalet yolu ile kurban konusunda ciddi bir rant dönmektedir ve bu paranın nerede ve nasıl kullanıldığına dair hiçbir denetim yoktur. Daha acı olan ise bu kurbanların kesilip kesilmediğine dair de bir bilgi ve belge mevcut değildir.
Dinin para kaynaklarından her zaman en büyük pastayı alan Diyanet İşleri Başkanlığı özellikle vekalet kurbanı konusunda ciddi çalışmalar yapmaktadır. Kurban bayramı yaklaştığında vekalet yolu ile kurban kestireceklerin tespit edilmesini ve onların Diyanet Vakfına yönlendirilmesini cami imamlarından talep etmektedir. Tarikat, cemaat ve vakıflar özellikle son yıllarda şehir meydanlarında stant açarak ramazan ayında fitre ve zekat; kurban bayramında vekalet kurbanı parası toplamaktadır. Afrika’da açlıktan ölmek üzere olan çocukların resimleri kullanılarak toplanan bu paralar ile bu paraları toplayanlar zengin olurken, Afrika’da hala çocuklar açlıktan ölmektedir.
Her yıl 5 Milyondan fazla hacı sadece Arabistan’da kurban keserken Afrika’da her saat binlerce insan açlıktan ölmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere bu paralar denetimsiz toplanmakta ve her zaman olduğu gibi dini saltanatları ve şahsi zenginlikleri için kullanan insanlara köşeyi döndürmektedir. Fakir insanlara dağıtmak üzere vekalet kurbanı toplayan Diyanet’in bu kurbanların etlerini Et Balık Kurumuna satmak için anlaşma yaptığına bu ülke insanı şahit olmuştur. Diğer vakıf ve cemaatlerin durumu bundan farksızdır. 22 Milyon ailesi olan Türkiye’de 3,5- 4 milyon hayvan her yıl kurban edilmektedir. Bunun BİR MİLYON’a yakını büyükbaş hayvandır. Bu büyük pastadan kim daha çok pay alabiliriz herkes onun yarışındadır. Diğer ibadetlere gösterilmeyen özenin Kurban’a özellikle vekalet kurbanına gösterilmesinin sebebi budur.
Çünkü vekalet kurbanı için parasını ödeyen kişinin bu kurbanın yerine getirilip getirilmediğini tespit etme imkanı yoktur. Bu parayı toplayanın insafına kalmıştır. Oysa ibadet bireyseldir. Başkasına emanet edilemez.
Bazı cemaatlerin ellerinde kurbanlık hayvan resimleri ile sokak sokak gezerek hayvanın çeşitli bölgelerine bir bedel yazarak 20-30 kişiyi bile kurbana dahil ettiklerine şahidim. Bir büyükbaş hayvana 7 kişi dahil olabilirken, siyasal İslamcıların dini yeter ki para gelsin diyerek 20-30 kişiyi kurbana dahil edebiliyorlar. Vergiden muaf kurumlar olmalarına rağmen tarikat ve cemaat yurtlarında para ile kurban kesimi yapılabiliyor. Kesilen kurbanın derisi kesim yapılan vakfa ya da derneğe kalıyor. Yani ticaret üstüne ticaret.
Ve gelelim son noktaya.
Kurban bir Allah emri değildir çünkü farz değildir.
Kurban sadece Müslümanlar tarafından kabul edilen dinlerde değil, çok tanrılı dinlerde de vardır. Kurban özellikle son yıllarda ticarete dönüşmüş ve sadece hayvan kesmekten de çıkmış, kazanç kapısı haline getirilmiştir. Bugün Kurban bir sektördür ve bu sektörden zincir marketler, diyanet, vakıflar, dernekler, tarikatlar ve cemaatler pay almak için yarışmaktadır.
Her konuda olduğu gibi siyasal İslamcılar ve onların yandaşları çağımızda da din üzerinden saltanat sürmeye ve kazanç elde etmeye devam etmektedirler. Kurbanın Allah’ın emri olup olmadığı tartışılır ancak vekalet kurbanının siyasal İslamcıların uydurduğu bir para kaynağı olduğu kesindir.