Bu toplumun küçük bir bölümü hariç geneli ezik ve kendini bulmadan yaşadığı için kendi hayatında başaramadıklarını çocuklarının üzerinde denemeye kalkarlar. O yüzdendir çocuklarımızı yarış atı gibi kullanmamız.
Sabriye hanımla evlendikten sonra 10 yıl çocuğumuz olmadı.
Bugün düşündüğümde iyi ki olmamış. Daha biz çocukmuşuz çünkü.
Bu 10 yıl boyunca çocuk terbiyesi ve çocuklar ile ilgili cami kürsüsünden tek kelime vaaz etmedim, hutbe okumadım.Çünkü bilmediğim bir konuda ahkam kesmek bana çok yersiz gelirdi.
Bu toplumun küçük bir bölümü hariç geneli ezik ve kendini bulmadan yaşadığı için kendi hayatında başaramadıklarını çocuklarının üzerinde denemeye kalkarlar.
O yüzdendir çocuklarımızı yarış atı gibi kullanmamız.
Bu durumun farkına 2007 yılında vardım.
Kendi yetersizliklerime oğlumun ulaşması için hayatı ona zindan ettiğimin farkına vardığımda onu kaybetmek üzereydim.
Çünkü onun birey olmasına müsade etmediğimi ve kendimi tatmin etmek için yarış atı gibi durmadan koşturduğumu fark ettim.
O gün yaptığım konuşmayla kendi karakterini şekillendirecek istediği kararı alabileceğini ve ders başarısının bir ölçü olarak alınmayacağını ona söylediğimde ve bunu uygulamaya geçtiğimde hem oğlumuzun başarısı arttı ve hem de kişiliğini kendi karakterine uygun yapmacıksız oluşturmaya başladı.
Kendi yetersizliklerimizi aşmanın yolunu bulabiliriz.
Benim çocukluk hayalimdi gazeteci olmak.
Olmadı ve imam oldum. Hiç alakası yoktu ama olabilecek en iyi şekilde onu da yaptım.
Gazetecilik duygumu oluşturduğum sitemde, haber sitelerinde ve sosyal medyada giderebileceğimi düşündüm ve gerçekten de işe yaradı.
Bugün birilerinin emrinde yazmaktansa kendi bloğumda özgürce yazmak bana daha güzel geldi ve öyle de yapıyorum.
Yine farklı iki radyoda edebiyat ve müzik ağırlıklı kendi hazırlayıp sunduğum canlı programlar yaptım.
Çocukluğumuzdan erişkinliğimize taşıdığımız yetersizliklerimizi çok daha güzel yollarla giderebiliriz.
Bunları çocuklarımızın üzerinde uygulayarak çocuklarımızı sahte kişiliklere hapsetmeyelim.
Bugün bir baba olarak söylüyorum.
Yüreğimden gelerek ve samimiyetle…
Çocuklarımızın kişiliğinin gelişmesi ve ayaklarının üzerinde durabilmesi emin olun aldığı eğitimden daha önemli.
Çocuklarımız özgürce büyüsün, gelişsin ve geleceklerini özgürce kendileri tayin etsinler.
Bundan 8 yıl önce fark ettiğim bir gerçeği lütfen sizde göz ardı etmeyin.
Çocuklarımızın karnesi nasıl olursa olsun, onu bağrınıza basınız ve takdir ediniz.
Bu okuldan aldığı takdirden daha değerli olacaktır.
Karne düzelir ama çocuğumuzun kaybolan güveninin ve biriktirdiği öfkesinin düzelmesi yıllar yıllar alabilir.
Çocuklarımız bizim dallarımız, çiçeklerimiz ve meyvelerimiz.
Dallarımızı buduyoruz derken kurutmayalım.