Din

İslam Rayından Çıktığında…

Dinin bireysellikten çıkarılıp sosyal alana hükmetmesine izin verildiğinde İslam aleminin hayatın gerçeğinden uzak hurafelerle örülü karanlık günlerine geri dönüyorsunuz. Tıpkı kilisenin bağından kurtulmadan önceki batı dünyası gibi…

9.Yüzyılda dünya üzerinde adları anılmaya başlanan 12 ve 13. yüzyıla kadar çok ciddi isimlerin ortaya çıkmasıyla Avrupa bilimini bile etkileyen müslüman bilim adamları dünya sahnesinde o güne kadar adı bile bilinmeyen çok önemli buluşlara imza atmışlardır.

Dinin sadece sinelerde yaşandığı ve gündelik hayatın bilimle organize edildiği bu çağlarda en önemli iki şeye dikkatinizi çekerim.

Felsefe ve Matematik.

Ardından gelen ilimler ise Tıp ve Uzay.

Felsefe ve Matematik ile o devirlerde aklın ve hayalin alamayacağı buluşlara imza atan müslüman bilim adamları, özellikle 15. yüzyıldan sonra Felsefe ve Matematiği terk edince, yerine gündelik hayata dinin sokulmasıyla caizdir, değildir, helaldir, haramdır gibi Tanrıyı alakadar eden konularda fetva vermeye başladıklarında bilimin yerini hurafeler almaya başlamıştır.

Dünyaca ünlü bir Matematikçi, bir fizikçi, bir astrolog, bir uzay bilimci yetiştiremememiz bundandır. Reel gerçeklerle uğraşan beyinler, subjektif kavramlarla yönetilmeye başlandığında islam dünyasında bilim ölmüştür.

Bugün ülkemizde 70 küsur üniversitede bulunan yüzlerce Profesörün akademik makale bile yazamayacak kadar bilimsellikten uzak olmasının altında bu topraklarda bilimin ölmesi yatmaktadır. Bilimsellikten uzak bedavaya dağıtılan akademik ünvanlar..

Matematik ve felsefe terk edileli evrensel bazda yerimizi kaybettiğimiz gibi yerel bazda da bilimsel gerçekliği yaratamadık. Özellikle ülkemizde yerel bazda bile ülke insanının ve akademik eğitim gören öğrencilerimizin ufkunu açacak bilimsel verilerin çıkmaması bu acı gerçeğin sonucudur.

Biruni, İbni Haldun, İbni Sina, Ali Kuşçu, Piri Reis gibi bilim adamlarının dünyayı aydınlatan buluşlara imza attığı yılları çok dikkatli inceleyiniz. Yunan Filozoflarının bütün eserlerinin en ince detayına kadar incelendiği, sorgulamanın tavan yaptığı, bilimsel tartışmaların sokaklarda bile günlük hayatı süslediği günleri görürsünüz.

Dinin evrensel değerlerinin sadece gündelik hayatı güzelleştirmek, düzgün ve dürüst insan yetiştirmek için maya olarak kullanıldığı bu çağlar islam dünyasının en aydınlık olduğu çağlardır.

12. Yüzyılda yaşayan İmam Gazali Felsefenin ve Matematiğin hüküm sürdüğü bu günlerde dini öne çıkararak felsefik eserlere reddiyeler yazarak bilimin önüne çıkan ve bunu eserleştiren ilk insan olmuştur. Yazdığı eserlerle felsefeyi reddeden bu anlayış bunda başarılı olduğunda Matematik tıp ve Astronominin de duraksamasına ve daha sonra islam dünyasından komple uzaklaşmasına sebep olmuştur.

Dinin bireysellikten çıkarılıp sosyal alana hükmetmesine izin verildiğinde islam aleminin hayatın gerçeğinden uzak hurafelerle örülü karanlık günlerine geri dönüyorsunuz. Tıpkı kilisenin bağından kurtulmadan önceki batı dünyası gibi…

Bireysel yaşandığında insanı latifleştiren din ve insanı ileri taşıyan ve aydınlatan bilim.
Bu ikisi birbirinin alanına girdiğinde biri muhakkak sahneden çekiliyor.
Bilim sahneden çekildiğinde acı olan dinin de hurafelere bulanıyor olmasıdır.
Bugün İslam dünyasının yaşadığı budur.
Mehmet TEKECİ

İlgili içerikler
DinYaşam

Hazreti Ali Sadece Zülfikar mıdır?

DinYaşam

Benim Penceremden Ateizm ve Ateist Kavramları

DinKişisel Gelişim

İnanmak bireysel, sonuçları toplumsal olmalıdır

DinGündem

Mustafa Öztürk Gerçeğine Farklı Bir Pencereden Bakış

Paylaşımlardan anında haberdar olmak istiyorsan abone ol!