Site icon Mehmet Tekeci

Labirentten Çıkış Mümkün mü? Düş Görmeye Yeniden Başlasak mı?

Labirentten Çıkış benim kalemimden çıkmış bir kitap.
2019 yılının Mart ayında Luna Yayınlarından çıktı. Bireysel yayıncılık olayı başladıktan sonra kitaplarınızın satış takibini sağlıklı bir şekilde yapmanız mümkün olmuyor. Kendi kendimize sosyal medya hesaplarımızdan yapmış olduğumuz tanıtımlarla ciddi sayıda insanımıza ulaştı Labirentten Çıkış.
Hem yazmış olduğum kitabı tanıtırken aynı zamanda bireysel yayıncılığın artı ve eksilerini de burada anlatmaya çalışacağım. Parasını verdiğinizde ne yazarsanız yazın, basacak bir yayınevi buluyorsunuz. Zaten onlar açısından bir risk yok. Çünkü onlar parasını alıp kitabı basıyorlar. Üstüne de sattıkları kitaplar yanlarına kâr kalıyor.  Sizin açınızdan da risk yok. Sizde benim kitabım var diyebiliyorsunuz.

Ancak ben bununla yetinmek istemiyorum. Yazdığım alan din alanı gibi görülse de aslında bambaşka bir alan benimkisi. Ben aslında sancılar çektiğim dönemlerdeki kıvranmalarımı ve sancılarımı nasıl dindirdiğimi anlatıyorum. Ben din ile gözünü açmış bir insanın yaşamı üzerinden aslında bizi soktukları kıskaçtan nasıl kurtulabileceğimizi ısrarla çok yalın ve sade bir şekilde anlatmaya çalışıyorum. Bundan önce yazdığım Allah’ı Arayan İmam kitabında bir insanın arayışlarını kendim üzerinden anlatmış ve aslında o insanın ruh halini gözler önüne sermeye çalışmıştım. Labirentten Çıkış kitabımda ise yıllardır cevaplarını bulamadığım soruların hayat yolculuğu içinde karşıma çıkan cevaplarını anlattım.

Ben kimim?

Mehmet Tekeci 1965 yılında Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde doğdu. Kastamonu İmam Hatip Lisesinden mezun olduktan sonra 1985 yılında din görevlisi olarak başladığı memuriyet hayatını 2013 yılında İstanbul Ataşehir’den emekli olarak bitirdi.

Göreve devam ederken AÖF Sosyal Bilimleri okudu.
Nostalji ve Turuncu radyolarında 3 yıl boyunca canlı olarak edebiyat programı yaptı.
Arkadaşları ile beraber çıkardıkları “Seza E- Dergi” de  köşe yazarlığı ve kitap analizleri yaptı.
Reiki, Reconnection, Kişisel gelişim, NLP ve enerji konularında ciddi araştırmalar ve okumalar yaptı.

Türk Diyanet Vakıf Sendikasında İstanbul Anadolu yakası (1. Şube) Teşkilatlanmadan sorumlu Başkan yardımcısı görevi ile yönetim kurulundan bulundu.
Sokakta yaşayan hayvanlar ve evsiz insanlara destek ve yardım amacıyla kurulan “Gökkubbe Yaşam Derneği” kurucu üyelerindendi.

Derneğin sosyal işler ve eğitim alanındaki görevlerini yaptı. Daha sonra dernekten ayrılarak oğlunun eğitimi dolayısı ile Kastamonu’ya yerleşti.
Kastamonu’da Ajans35  Haber kanalında “Hayatın İçinden” isimli sosyal içerikli bir programın yapımını ve sunuculuğunu üstlendi.

Labirentten Çıkış kitabının konusu

Labirentten Çıkış kitabının konusu aslında ülkemizde birçok insanın hayatında yaşadığı bir konu. Çocuk yaşlarında, daha altı yaşındayken din ile yüzleşmeye başlayan bir çocuğun büyüdükçe kafasında beliren ve bir türlü cevaplayamadığı soruların peşine düşmesi.
Bunun için tarikatlar dahil bir çok yerde bu sorulara cevap araması
Nerede ise hayatının seyrini değiştirip meczup hayatı yaşayarak kendi ile baş başa kalması.
Girdiği bu Labirentten Çıkış yolu bulamayarak yaşadığı buhranlar, açmazlar ve sancılar, kıvranmaları..
Meczup hayatı yaşadığı dönemde şehir merkezinden yaklaşık 50 km uzaklıktaki bir dağ başında tuhaf ve gizemli bir adam ile tanışması ve ardından ona misafir olduğu bir haftalık zaman diliminde bir şeylerin ucunu yakalaması.

Ucunu yakaladığı cevapları kendi vicdan süzgecinden geçirerek hayatını yeniden şekillendirmesi ve üretmekten bıkmayan, yaşadığı evrene değer sunmaktan başka bir amacı kalmamış idealist bir insan olmasına giden süreç. Yaşadığı hayatı şehir şehir gezerek anlatan ve din sömürücülerinin elinde bir kağıt mendil kadar değeri olmayan insanımıza ulaşmak için adanmış bir hayat.

Labirentten Çıkış var mı?

Labirentten Çıkış var tabi ki!
Düş kurmayı unutturdular bize.
Düşlerimizin olmayacağına inandırdılar. Özgürlük,   özgürlük düşlerini yeniden kurmaya başlamaktan geçiyor.  Düşlerimize sponsor olduğunu iddia eden yalancıların oluşturduğu kumdan kaleleri ancak bu şekilde yıkabileceğiz

Düş kurmakta en usta olanlar çocuklardır. Onun bacaklarının arasına aldığı sopa onun için bir attır. Yolun kenarında birikmiş su onun için bir okyanustur. O okyanusa girdiğinde boğulmayacağına emindir ve o atın kendini taşıyacağından hiç şüphesi yoktur. Onun için her şey sadece düşlemekten geçer ve hemen o an olduruverir. Büyüdükçe düşlerinin olacağı inancını kaybetmeye başlar. Daha doğrusu kaybettirilir. İşte içine tıkıldığımız labirent budur.

Bu labirentten Çıkış düşlerimizin olacağına inanmaktan geçmektedir.
Yıllar önce dağ başındaki bilge sen ölmek için gelmedin. Dirilmek istersen ben buralardayım demişti.
Yıllar sonra aklına gelen sonsuzluk duygusu onu o dağın başına tekrar götürdü.
Aslında o dağın başında yapılan tek şey düşlerini hatırlamaktı.
Kurduğu düşlerin peşine düştü ve olacağına inandı.
Aslında hikaye bu kadardı.
Düşlerini hatırladı, onların olacağına inandı. Ol dedi ve oldu.

Ve son söz!

Biliyorum bir insanın kendi yazdığı kitabı tanıtması tuhaf geliyor.
Aslında tuhaf olan kendi yazdıklarına sahip çıkmaması değil mi?
Ben sahip çıkmazsam ve güvenmezsem yazdıklarıma ona kim sahip çıkabilir ki?
Yazdıklarımın arkasındayım.
O dağ başında kurduğum düşlerimi hatırladım ve peşine düştüm.
Ol dedim ve oldu.








Exit mobile version