Site icon Mehmet Tekeci

Kur’an-ı Kerim Üzerinde Müslümanların Oynadığı Oyunlar

Kur’an-ı Kerim dünyada en çok okunan ve en çok satan kitaplardan biri olabilir diye düşünüyorum.
Aynı zamanda bu kadar çok okunan ve satılan ancak en az anlaşılan kitaplardan biridir Kur’an-ı Kerim.
Hakkında en çok eser yazılan, hakkında en çok konferans, panel, seminer düzenlenen ve hakkında en çok konuşulan bir kitabı bugün sizlere bilinmeyen yönleri ile anlatmaya çalışacağım.

Ben Kur’an-ı Kerim ile 6 yaşında tanıştım. Daha oyun oynamayı bilmezken onu okumayı biliyordum. Hangi harfinin boğazımın, yanağımın ve damağımın neresinden çıkacağını öğretmişlerdi. Bunları tamamen öğrendiğimde yaşım daha 7-8 idi ama ne anlama geldiğini 40 yaşından sonra dert edinmeye başladım.

İtiraf etmeliyim ki üzerinde araştırma yapmak için bitmez tükenmez enerjimi 40 yaşından sonra yoğunlaştırdım.
Şimdi Kur’an kitabını 23 yıl peyderpey, bölüm bölüm insanlığa duyuran Hz. Muhammed hakkında kısa bir bilgi verelim.

Hz. Muhammed Kimdir?

Hz. Muhammed 571 yılında Mekke’de doğdu. Annesi Amine, Babası Abdullah olan Hz. Muhammed 6 yaşına geldiğinde süt anneye teslim edildi. Ticaretle uğraştı. Anne ve babası çok erken yaşta öldükleri için amcası Ebu Talip’in yanında büyüdü. Çok kalabalık bir aileye bakan Ebu Talip’in yanında zor şartlarda yaşam sürdü. Daha sonra ilk evliliğini yapacağı Hatice’nin kervanları ile ticarete katıldı ve 25 yaşında onunla evlendi.


30’lu yaşlarını geçtikten sonra yavaş yavaş insanlardan uzaklaşmaya başladı. Hira mağarasında çeşitli zaman aralıkları ile 5 yıl inzivaya çekildi ve net tarihi belli olmayan 610 yılının bir Kadir gecesinde Kur’an isimli kitabı insanlara okumaya başladı. Kendisinin Allah tarafından peygamber olarak görevlendirildiğini kısa süre sonra duyurdu.
622 yılında şartların zorlaşması neticesinde Mekke’den Medine’ye hicret etti.

10 yıl boyunca Medine’de kaldı ve İslam dinini duyurmaya ve inananlarını çoğaltmaya başladı. 632 yılında ölmeden bir yıl önce gerçekleştirdiği Veda Haccında 100.000 kişiye hitap etti. Mezarı Medine’de kendi yaptırdığı mescid’in bitişindedir.

Kur’an-ı Kerim ile ilgili bilgiler

Kur’an-ı Kerim siyer tarihlerine göre 610 yılında Hira Mağarasında “Alak Suresi”nin ilk beş ayeti ile Hz. Muhammed tarafından öncelikle yaşadığı toplum olan Araplara duyurulmaya başlandı. Yine Siyer tarihi bilgilerine göre Hz. Muhammed okuma yazma bilmeyen “ümmi” bir kişi idi ve bu yüzden gelen vahiyleri ezberinde tutuyordu.

Vahiy bittikten sonra hemen vahiy katiplerine yazdırıyordu ve hafızası kuvvetli olanlara ezberletiyordu.
Kur’an sayıları 40’ı bulan vahiy katipleri tarafından deri, kemik, tahta gibi materyallerin üzerine yazılıyor ve Hz. Muhammed tarafından korunuyordu.

Kur’an-ı Kerim’e Müslümanların ihaneti

Kur’an-ı Kerim hakkında müslümanlar tarafından dile getirilmeyen pek çok gizemli nokta vardır. Bunları sırası ile elimizden geldiğince aktarmaya çalışalım.
1- Hz. Muhammed; Mekke’den Medine’ye hicret ederken tahtalar, kemikler ve deriler üzerine yazılan Kur’an ayetlerini ne ile ve nasıl Medine’ye taşımıştır. Hicreti anlatan hiçbir kitap ve dökümanda bu bilgiye yer verilmemiştir. Mekke’de 80 civarında sure tamamlanmıştır. Her biri kemik ve deri gibi materyallerin üzerine yazılan bu kadar çok Kur’an ayetleri nasıl muhafaza edilmiş ve o tehlikeli yolculukta nasıl güvenli bir şekilde Medine’ye nakledilmiştir.

2- Hz. Muhammed öldükten sonra onun sakalını, cübbesini, tarağını, tasını, kılıcını, kalkanını bu güne kadar getirmeyi başaran müslümanlar ne yazık ki 23 yıl boyunca Hz. Muhammed’in kemiklerin, derilerin ve kiremitlerin üzerine yazdırdığı bu materyallerden bir tanesini bile bu güne getirememiştir. Bugün Kur’anın yazıldığı o orijinal yazıtlardan bir tane bile mevcut değildir. Yani Kur’an-ın orijinal metni bugün dünya üzerinde mevcut değildir ya da mevcutsa bile nerede olduğunu kimse bilmemektedir.

3- Yine Siyer tarihinden öğrendiğimize göre Hz. Muhammed indirilen Kur’an ayetlerini kitap haline getirmeden vefat etti. Yani Hz. Muhammed, o günkü sahabeye Kur’an ayetlerini vahiy sırasına göre bırakıp gitti. Ancak daha o ölür ölmez Hz. Muhammed’in kendi vahiyleri olan ayetler için düşünmediğini Ebu Bekir düşündü ve Kur’an-ı Kerim kitap haline getirildi.

Oysa Ayşe’nin bildirdiğine göre “Hz. Muhammed’in tüm hayatı Kur’andı.” Tüm hayatı Kur’an olan bir insan onun kitap haline getirilip getirilmeyeceğini en iyi düşünecek kişidir. Üstelik son ayet indikten sonra yaklaşık bir yıl yaşamıştır ve bu konuda tek bir girişimde bulunmamıştır.

4- Gerçek ve orijinal metinlerini saklayıp muhafaza edemeyen sahabeler Kur’an üzerinde başka bir tasarrufta bulunuyor ve Hz. Muhammed’in yapmadığını yapıyor ve onu vahiy sırasından sure sırasına göre diziyorlar ve vahyin kronolojisinin unutulmasına sebep oluyorlardı. Oysa kitabın anlaşılabilmesi için vahyin kronolojisi hayati önem taşıyan bir konuydu. Bugün kafasına esenin kafasına göre anlam verdiği ayetler eğer vahiy sırasına göre muhafaza edilmiş olsaydı bugün yapılanların birçoğunu yapmak mümkün olmayacaktı.

5- Kur’an-ı Kerim’e 688 yılında Ebu-l Esved ed Düeli tarafından başlayan ve 791 yılında Halil bin Ahmet tarafında (şedde, cezim, sıla, revm, işmam) eklenerek son bulan çeşitli eklemeler yapıldı. Bu eklemeler Hz. Muhammed tarafından yapılmayan eklemelerdi. Kur’an-ı getiren kişinin düşünmediğini güya onun ümmetinden olanlar düşünmüş ve böylece Kur’ana dışarıdan müdahaleler devam etmiştir.

6- Zaten orijinal metinleri olmayan ve Hz. Muhammed’in bıraktığı şekilde muhafaza edilemeyen Kur’an’a sanki onu kolaylaştırıyormuş imajı verilerek dışarıdan müdahaleler yapılmasının emanete ihanet olduğu kesindir.

Bunu bir örnekle izah etmek isterim. وَرَسُولُهُۜالْمُشْرِك۪ينَۙ مِنَ بَر۪ٓيءٌ اللّٰهَ اَنَّ   ….
… enna(A)llâhe berî-un mine-lmuşrikîne(ﻻ) verasûluh(u)

Tevbe 3. Ayette, ayetin sonundaki“Veresuluhü” yerine“veresulihi” okuduğunuzda anlamın nasıl değiştiğini size göstermek isterim.
Ayetin anlamı … Allah ve Rasülü müşriklerden beridir.” iken “Veresulihi” diye okuduğunuzdaAllah, müşriklerden ve Rasülü’nden de beridir.” şekline dönüşür.

Yukarıdaki örnekleri yüzlercesi ile gösterebiliriz. Bu da göstermektedir ki orijinal metni ortada olmayan bir kitap üzerinde yapılan bu değişikliklerin iyi niyetli olduğunu düşünemeyiz ya da bu konuda iyi niyetli olamayız.
Bu yüzden Kur’an üzerinde bu kısıtlı alanda anlatmaya çalıştığımız oyunların müslümanlar tarafından yapılması ayrıca insanın canını daha çok yakmaktadır.

7- Emanete sahip çıkamayan müslümanlar ayrıca ilahi kitapları üzerinden kazanç elde etmeyi de ihmal etmemişlerdir. Kendileri için en kutsal olan kitabı satarak para kazanmışlar; din adamları okumasını öğrendikleri ancak anlamından bihaber oldukları bu kitabı başkasına okuyarak para kazanmış ve bundan zerre kadar rahatsız olmamışlardır.

Ve son söz!

Ve son söz olarak şunu ifade ederek yazımı bitiriyorum. Müslümanlar Hz. Muhammed’in emanetine sahip çıkamamıştır. Onu Hz. Muhammed’in bıraktığı gibi koruyamamışlardır. Hem okunması ve hem de anlaşılmaması için ellerinden gelen her türlü zorluğu çıkarmışlardır.

Müslümanların iddiasına göre “evrensel” olan bu kitabın yerel kalmasının tek sorumlusu yine müslümanlardır. Onlar emanete sahip çıkamadıkları gibi aynı zamanda hayat kitaplarını, hayatın içine sokup ahlaklı bir toplum yaratmamışlardır.






Exit mobile version