Irkçılık kavramı hayatımız boyunca duyduğumuz bir kavram. Kısaca şu şekilde tanımlayabiliriz.
“Kendi ırkını öteki ırklardan üstün sayma ve siyasal tutumunu buna dayandırma eğilimi.”
Toplumsal bilimciler ırkçılığa şu şek,lde yaklaşır. “İnsanların toplumsal özelliklerini ırksal özelliklerine indirgeyen ve bir ırkın öteki ırklara üstün olduğunu öne süren öğreti.”
Bu tanımlar ışığında baktığımızda ırkçılığın, insanlığın genel yeteneğini sınırlayan ve onu kendi beyninin oluşturduğu kalıpların için hapsedip, sadece ait olduğu ırk’ın üstünlüğü varsayımı ile yaşamsal bir alan oluşturan düşünce ve yönetim şekli olarak düşünebiliriz. Faşizm’i doğuran bu bakış açısı ile yönetilen hiçbir toplum bugüne kadar modern ve gelişmiş toplumların arasına girememiş ve halkını refah içinde yaşatamamıştır.
Son zamanlarda dünyanın çeşitli yerlerinde ve ülkemizde bu tür söylemlere rastlamaya başladık ve böyle giderse de rastlayacağımızı düşünüyorum. Gündemde olmaya devam eden bu konu üzerinde çok detaylı bir anlatımı , Antik çağlardan başlayarak ırkçılık kavramının temellerini inceleyen Sayın Sinan Özbek’in ırkçılık kitabını sizlere tanıtmaya karar verdim. Kitabın tanıtımına geçmeden önce yazarımızı tanımaya çalışalım.
Sinan Özbek kimdir?
Sinan Özbek 1961 yılında Erzurum’da doğdu. Felsefe profesörü, akademisyen, yazardır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü bitirdi sonra Yüksek lisansını aynı bölümde tamamladı. Şimdi Kocaeli Üniversitesi Felsefe Bölümü başkanlığı yapmaktadır. Aynı zamanda Felsefelogos dergisi genel yayın yönetmenliği ve Fesatoder Derneği başkanlığı görevlerinin yürütmektedir. Adalar kent konseyinde 2014 yılından bu tarafa başkanlık yapmaktadır.
- Ulusal ve uluslar arası bir çok bildirinin altında imzası vardır. Yurtdışında yayınlanmış Familie als Ideologischer Staatsapparat. Althussers Autobiographie. ( Das Argumment, Zeitschrift für philssophie und sozialwissensenschaften. Berlin 1995 yıl 37, sayı 211)
- Bu Makaleyle Das Argument’in aynı sayısında Prof.Dr. Erich Wulff’un Tartışması : Zu Sinan Özbeks Deutung der Autobiographie Althussers.)
- Subimperialistischer Rassismusam Beispiel der Türkei konulu makale, Das Argument (Zeitschrift für Philosophie unt Sozialwissenschaften) sayı 260 47.yıl
- Reflection on Racism in Turkey konulu makale, Human Affairs, (Slovak Academy Of Sciences) Volume 15
Makalelerinin yanında yurtiçinde sayısız yayınlanmış makaleleri vardır. Kitap eleştirileri ve çevirileri de olan yazar halen prof Dr olarak akademik yaşamına devam etmektedir.
Irkçılık konusu ve anlatımı
Irkçılığın kronolojik olarak anlatıldığı kitabın bu alanda merakı olan insanlar için çok aydınlatıcı ve detaylı bilgilerle donatılmış olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Kitapta ırkçılık kavramı Antik çağdan başlanılarak, çağ çağ bir kronoloji içinde verilmiştir. Ülkemizdeki ırkçılık hareketlerine çok detaylı olmasa da son bölümlerinde yer verilmiş ve bu konuda değerlendirilmeler yapılmıştır.
Irk kavramının üzerinde çok ciddi olarak durulmuş ve bu konuda olabildiğince detaylar verilmiştir. Bu konularda çalışmaları olan Immanuel Geiss, Albert Memmi’nin ırkçılık kelimesi üzerindeki görüşlerine detaylı yer verilmiştir.
Ayrıca ülkemizde ırkçılık kavramı üzerinde Türkiyedeki düşünür ve yazarların görüşlerine yer verilmiş ve ülkemizdeki seyri anlatılmıştır. Kitabı okurken özellikle “ırlk” ve “ırkçılık” konularında bu kadar detay verilmesi sizsin için gereksiz hatta sıkıcı gelebilir. Bunu bende bunu hissettim. Ancak bu konu ilginizi çeken bir konuysa bu küçük ayrıntıyı aşacağınızı tahmin ediyorum.
Çağlara göre Irkçılık
Çağlara göre ırkçılık kavramının ta antik çağlara kadar gittiğini göreceksiniz. O dönemdeki insanların birbirlerini dış görünüşlerine göre değerlendirdiklerini ve beyaz tenli insanların siyah tenli insanlara ırkçılık yaptıklarını ve kendilerinden aşağı tabakada gördüklerini anlıyoruz. Yine beyaz tenli insanların siyah tenli insanları kedilerine hizmetçi ve köle olarak gördüklerini çağın aydınlarının gözü ile anlatmaktadır.
Kitabın ilerleyen bölümlerinde ırkçılığın ekonomik alana da sıçradığını ve ırkçılığın topluma verdiği zararları göreceksiniz. Irkçılığın ekonomik açıdan küresel güçlerin ırkçılığı kendi menfaat ve çıkarlarını koruma adına kullandıklarını belirtmiştir. Yani piyasayı elinde
bulunduran tekellerin ırkçılık sayesinde bulunduğu konumu koruyup ve
güçlendirdiğinden bahsetmiştir.
Alt tabaka olarak görülen dışlanmış ve aşağılanmış bu insanlar az ücret ve çok mesai anlayışı içinde sömürülmektedir. Bu insanların yaşadıkları toplumda kendini kabul ettirme, kendini ifade etme gibi haklarının olmaması nedeniyle işverenler tarafından sömürüldüğünü ve bunun işverenin işine geldiğini anlatmaktadır.
Kitapta milliyetçilik kavramı ile ırkçılık kavramını nerede ise aynı kefeye koyan yazar milliyetçilik duygusunun da suiistimal edilmeye açık bir kavram olduğunu açıklamaya çalışmıştır. Kötüye kullanılmaya müsait olan milliyetçiliğinde kendinden olmayanları ekonomik ve sosyal olarak kendilerinde aşağıda olanları sömürmeye elverişli olduğunu örnekleri ile anlatmaya çalışmıştır.
Ve son söz!
İncelemeye çalıştığı bu kitap ırk ve ırkçılık kavramlarını genelde yabancı yazar ve düşünürlerin gözünden ve onlardan alıntılar yaparak çok detaylı anlatmış ve ırkçılığın seyrini merak edenler için yazılmış ve okunması gereken bir kitaptır. Kitabı incelerken bazı detaylardan sıkılmış olsam da konusu üzerinde yazılmış önemli bir kitap olduğunu düşünmekteyim.