Site icon Mehmet Tekeci

Nefs-i Mutmainne (Kalp Çakrası)

Bütün öğretilerde nefis terbiyesinden bahsedilir. Nefis terbiyesinin gerçekleşmesi için bazı yoksunlukları yaşamamız ve bedensel bazı hazları terk etmememiz bizden istenir. Tabi ki bu konuların her birinin geçerlilik noktası vardır ancak nefsi terbiye edebilmek için önce insanın kendini tanıması gerekir. Bu yazımızda sizlere bu konudaki yaşamsal tecrübelerimi ve okumalarımı sunmaya çalışacağım.

Öncelikle nefis mertebelerini ve çakraları yanyana koyup yazalım.

1- Nefs-i Emmare  —– 1- Kök Çakra
2- Nefs-i Levvame ——2- Sakral Çakra
3- Nefs-i Mülhime ——3- Solar Çakra
4- Nefs-i Mutmainne – 4- Kalp Çakra
5- Nefs-i Raziye ——–  5- Boğaz Çakra
6- Nefs-i Mardiyye —– 6- Göz Çakra
7- Nefs-i Kamile ——— 7- Tepe Çakra

Bugün sizlere insanı en çok zorlayan ve halledilmesi en zor olan kalp çakrası ya da Nefs-i Mutmainne’den bahsedeceğim. Yukarıdaki sıralamaya baktığımızda üç madde, üç mana boyutu görürsünüz. Emmare, levvame ve mülhime madde beden ile alakalı, Raziye, merdiyye ve kamile nefislerin mana boyutu ile alakalı olduğunu; kalp çakrası ya da Nefs-i Mutmainne’nin tam bunların ortasında durduğunu görürüz. Adeta tam terazinin topuzu gibidir, denge noktasıdır.

Dünya yaşamında yani madde aleminde her şey duygular üzerinden tecelli eder. Biz baştan aşağıya duyguyuz. Günlük yaşamımızda bütün oluşumlar duygular üzerinden bize yansır. O halde duygularımızı yönetebildiğimizde kendimizin ne olduğunun ve yaşamın içinde ne kadar var olduğumuzun farkına varırız. Hangi eylemi gerçekleştirirseniz gerçekleştirin onun arkasında sizi harekete geçiren bir duygu vardır. Bütün mesele ortaya çıkan duygumuzu kontrol edebilme melekesinde yatmaktadır. Nefsi terbiye dediğimiz şey aslında duygularımızı kontrol etmeyi öğrenmek demektir. Duygularımızı Mutmainne noktasına, yani denge noktasına yani olması gerektiği noktaya çektiğimizde kendimizi tanırız.
“Kendini bilen Rabbini bilir” tam bu noktada tecelli etmektedir.
Rab eğitici, öğretici, terbiye edici
Tekamülün ne olduğunu ve ne için burada olduğumuzu, mevcut kimliğimizle burada neden bulunduğumuzu ancak bundan sonra idrak etmeye başlarız. Seni terbiye eden, eğitip, öğreten ve yola sokan ile tam bu noktada tanışırsın.

Kalp çakrası ya da dengede, itminanda, sükünet halinde olmak aşılması en zor evrelerden biridir. Dengede olmayan bütün duygularınız adeta üzerinize üşüşür. Kalenizin burçlarının en zayıf noktalarını tek tek size gösterir. Durmadan canınızı yakar. Çünkü zayıf surlarınızı kuvvetlendirmenizi ve düşmanın artık içeriye sızmasının mümkün olmayacağı bir dengeye kavuşmanızı ister. Burası sözün bittiği yerdir. Burada geçerli olan tek şey eylemdir. Eyleme geçirmediğiniz her bilgi başınızda Demoklas’in kılıcı gibi dolaşmaya başlar. Üzerini örttüğünüz, kabuk bağlamış bütün duygularınız açığa çıkar. Bütün duygularınızı hassas bir kuyumcu terazisinde tartar gibi bir dengeye kavuşturmanız gerekmektedir. Burada tek tek duyguları sayarak vaktinizi almak istemem ancak altını tekrar çiziyorum. Madde aleminde ne yaşarsanız yaşayın onun arkasında bir duygu vardır. Unutmayın ki, biz burada duygudan başka bir şey değiliz. Her şey ama her şey duygular üzerinden açığa çıkar.
Kalp çakrası olanı olduğu gibi kabul etme noktasıdır. Bu zamana kadar olmuş olan her şeyin o anki farkındalığımız ölçüsünde en doğru seçenek olduğunu ve dolayısı ile olan hiçbir şeyi buraya taşımanın gereksiz olduğunu kabulden geçer. Bugün ise mevcut farkındalığımız ölçüsünde yaşadığımız realiteleri en dengeli bir şekilde eyleme dökmeyi kabul etmekle başlar.
 
Kalp = Denge

Duygularımız arasında yaşadığımız gelgitler, az önce şen şakrak neşe dolu iken aniden oluşan bir duygu ile dibe vurmamız bizim daha kendi kendimizi yönetemediğimizi, kendimizi tanımadığımızı ve aslında kendimizin farkında bile olmadığımızı gösterir.

“-Ben çok iyi niyetliyim ve herkes beni kullanıyor”
-Kime iyilik yaptımsa bana kötülük olarak geri döndü
-Saçımı süpürge ettim ama kıymetimi bilmedi
-Sanki herkes beni çileden çıkarmak için yaratılmış” vb serzenişler aslında kendimizi tanımadığımızı, kendimizin farkında olmadığımızı ve hala değerlendirmelerimizi ve duygularımızı ikinci ya da üçüncü şahıslar üzerinden tanımladığımızı gösterir.

Doğru soru şudur?
“Bu olay ya da kişi karşısında neden ben bu duyguyu yaşadım”
İkinci ve üçüncü şahısların değerlendirmeleri ile duygularınızda bir oynama, değişme yoksa duygularınız üzerinde kontrol sağlamaya başladınız demektir ve bu kendinizi tanımanız konusunda çok büyük bir aşamayı hallettiğinizi gösterir. Olayları kişiler ve nedenleri üzerinden değerlendiriyorsanız bilin ki, kendinizi tanımıyor dolayısı ile duygularınızı kontrol edemiyor ve bu yüzden de dengede kalamıyorsunuz demektir.

4. Nefis boyutu ya da kalp çakrası tamamen duyguları dengeye oturtmakla alakalı bir boyuttur. Bu dağı aşmayı başardığımızda karşımızda muhteşem ve efsane bir serüven bizi beklemektedir.
 




Exit mobile version