Ülkenizi işgal ederler elele verir kurtarırsınız. Ancak yavaş yavaş neslimizi ölüme götüren bu ihanetin ne zaman farkına varırız bilemiyorum. Umarım bunların en kısa zamanda farkına varırız.
Bu ülkeye ve bu ülkenin insanına yapılan en büyük ihanet yerli tohumlarımızı ortadan kaldırmaktır.
Hangi genetik oynamalarla ülkemize sokulduğu belli olmayan tohumlar ile üretilen ürünler ile insanımızın geleceğini ipotek altına almaktır.
Bir yıl ektiğiniz üründen eğer bir daha tohum alamıyorsanız bilmelisiniz ki bu ürün üzerinde genetik oynama yapılmıştır. Artık bu ürünü tüketirken ne ile karşılaşabileceğiniz garantisi yoktur. Ülkenizi işgal ederler elele verirsiniz kurtarırsınız. Ancak neslinizin yarınlarda hangi açmazlarla karşılaşabileceğini ve hangi hastalıkların kucağına düşebileceğini kestiremiyorsanız ya çok aptalsınızdır ya da hainsinizdir.
Sizlere nerede ise sadece Kastamonu’da yetişen SİYEZ buğdayını anlatacağım ve yerli buğday tohumlarımızdan Akbaşak ve Çavdarı anlatacağım. Ben Kastamonu’da adamı toprağa dikseniz bitecek olan verimli toprakların bulunduğu Taşköprü’de büyüdüm. Siyez buğdayının nerede ise tamamı Kastamonu’da yetişir. Bulgur dediğimiz yiyeceğin hammaddesi siyezdir. Sizlere siyezin faydalarını da yazacağım..
Buğdayın kromozom sayısı 14’tür ve 10.000 yıl önce dünyada bulunan siyez buğdayı 14 kromozom taşımaktadır. Ülkemizde bugün ekilen buğdayların tamamının kromozomu ile oynanmıştır. 14 kromozom sayısı ile siyez buğdayı Kastamonu’da yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Bizim akbaşak ve çavdar buğdayımızda vardı. Bir çavdar buğdayımız vardı ki, kumun içine dikseniz orada bile yetişirdi. Hayvanlarımızın yemleri ve sindirim sistemi rahatsızlığı yaşayan insanlarımızın ekmeği çavdar buğdayından yapılırdı.
Akbaşak buğdayımız vardı. İki üç senede bir temizlenir ve her yıl tohum olarak toprağımıza ekilirdi. Herkes tohumunu hasat zamanından sonra ayırır, bir kısmını ekmek yapmak için değirmende öğütür geri kalan kısmını satar ve maddi olarak kendine destek sağlardı.
Bugün bu buğdaylarımız nerede ise yok.
Kastamonu’da zor şartlarda ürertilmeye çalışılıyor.
Bugün marketlerden aldığınız ve yediğiniz bulgurun tadının neden olmadığını anladınız sanırım.
Gerçek bulgur buğdayından bulgurundan yapılır.
Kastamonumuz da dünyaca ünlü sarımsak yetişirdi. Sırf daha çok para kazanalım diye İran ve Çin sarımsağı ile yok etmeye çalışıyorlar.
Parantez içinde size şu bilgiyi vereyim. Gerçek Taşköprü sarımsağı Temmuz ayının ilk haftasından itibaren topraktan çıkarılmaya başlanır. Temmuz ayının ilk haftasından önce aldığınız hiçbir sarımsak gerçek Taşköprü sarımsağı değildir. Taşköprü’de yetişmiş olsa bile ya İran ya da Çin sarımsağıdır. Parantezi kapatalım.
Kastamonu’da kendir yetişirdi. Hem sanayi de kağıt olarak hem de iplik sanayiinden kullanılırdı. Ülkemizin en kaliteli kağıtları bu üründen üretilir, en sağlam urgan, yular ipleri ve iplikleri bu üründen yapılırdı. Hindistandan Jüt ithal edip kağıt ürettiler ve Türkiye’nin en büyük kağıt fabrikalarından Taşköprü kağıt fabrikalarını yok pahasına Mopak’a sattılar.
Taşköprü’de ayçiçeğinden başlayarak, kavun, karpuz, buğdayın her çeşidi ve arpa yetiştirilirdi. Şeker pancarı Kastamonu’nun can damarı ürünlerinden bir tanesi idi. Kota kurbanı yapılarak pancar ekim alanları daraltıldı ve şimdi de şeker fabrikamız satılmak üzere.
Akbaşak buğdayımızı aldılar, çavdar buğdayımızı aldılar, Siyez buğdayımızı aldılar. Bir elin parmakları kadar insan dünyanın en eski buğdayını yok etmemek için can siperane bir şekilde uğraşıyorlar.
Kromozomlu buğdaydan üretilmiş un ve bulgur yerine SİYEZ buğdayından yapılmış bulgur yemiş olsaydık neler kazanırdık. İşte şunları kazanırdık.
Kandaki yağları düşürücü yönü olduğu bilinen posa/lif bakımından oldukça zengin bir gıda. Lifli yapısından dolayı sindirimi kolaylaştırır. Bağırsakları temizleyici özelliği var.
• Yüksek antioksidan içeriğe sahip. Hücre yapısını korur ve yaşlanmayı geciktirir. Bozulmaz ve küf yapmaz.
• Karbonhidrat değeri düşük, protein değeri yüksek.
• Bulgurda bulunan B1 vitaminleri, sinir ve sindirim sisteminde önemli rol oynuyor.
• İçerdiği folik asitten dolayı, çocuk ve hamile kadınlar için çok önemli bir gıda maddesi.
• Doymamış yağa sahiptir ve toplam yağ oranı düşük olduğu için sağlıklı bir besin maddesi.
• Kolesterol içermiyor.
• Dünyada glisemik endeksi insanlara en uygun gıda, siyez bulguru.
• Emzikli anneler için çok faydalıdır. Anne sütünü arttırır. Folik asit miktarı çok fazladır.
• Hububat ürünlerinin en büyük dezavantajı olan fitik asit, bulgurun sahip olduğu pişirme ve kurutma işlemlerinden dolayı, bulgurda bulunmuyor.
• Yüksek mineral ve selülozdan dolayı besin emilimini hızlandırır, kabızlığı engeller ve bağırsak kanserini önlüyor.
• Bakliyatlarla karıştırıldığında dünyadaki en önemli besin kaynağı durumuna geliyor.
• Radyasyonu emmez ve radyasyona karşı dayanıklıdır. Bu nedenle bazı ülkelerde nükleer savaşlara karşı, askeri ve sivil amaçlar için stokta tutulan ürünlerden.
İşte sevgili dostlar! Elimizdeki kazanımları teker teker yok ettiler. Buğdayımızdan ekmeğimize, etimizden sütümüze her şeyimizi sunni ve sentetik ürünlerden yaptılar.
Gelecek neslimiz ne ile karşılaşacak ve hangi hastalıklarla savaşacak bilemiyoruz.
Yukarıda söylediğim sözü tekrar ediyorum.
Ülkenizi işgal ederler elele verir kurtarırsınız. Ancak yavaş yavaş neslimizi ölüme götüren bu ihanetin ne zaman farkına varırız bilemiyorum. Umarım bunların en kısa zamanda farkına varırız.