Site icon Mehmet Tekeci

Fahrenheit 451 ile Kitapların Dünyasına Yolculuk Yapmak İster misiniz?

Fahrenheit 451 itiraf etmeliyim ki beni konusu itibari ile çok etkileyen bir kitap. Kitap aslında insanlığın yaşadığı açmazları, çelişkileri anlatıyor. Belki kitabı okuduğunuzda hemen aklınıza her gün yaşadığımız bugünkü toplum yapıları aklınıza gelecek. İnsanların bir televizyonun, bir telefonun, bir tabletin ekranına kilitlenip etrafından kopuk yaşamasının en kadar acı olduğunu düşüneceksiniz.
Özellikle bizim toplumumuzda kitap okumanın istatistik bilgi olarak en alt düzeylerde dolaştığı ve uzun yıllardır bunun böyle devam edip gittiğini, kitabı okuyunca bunun aslında ne kadar kötü sonuçlarla toplumumuzu baş başa bıraktığını anlayacaksınız.
Kitabın içeriğine geçmeden önce yazarını tanıyalım

Ray Bradbury kimdir?

Ray Bradbury aslında çocuk kitapları, tiyatro ve hikaye kitapları ile çok üretken bir yazar olmasına rağmen Fahrenheit 451 ile tanınmıştır. 22 Ağustos 1920 tarihinde ABD’nin İllinois şehrinde doğmuştur. Önceleri sadece kısa hikayeler yazıyordu ve hikaye yazmaya daha 12 yaşlarında başlamıştı. İlk kitabı yayınlandığında 20 yaşlarındaydı. Bradbury kitaplara çocukluktan beri o kadar düşkün bir insandı ki, İskenderiye kütüphanesinin yandığını öğrendiğinde günlerce ağlamıştı ve o zamanları sadece 9 yaşındaydı. En büyük tutkusu nerede olursa olsun gittiği yerin kütüphanesinde nefes almaktı.
Liseyi bitirdikten sonra tahsil hayatına devam edemez ancak kitaplardan hiç vazgeçmez. Her okuduğu kitapta, her gittiği kütüphanede kağıtlara bıkmadan notlar tutar.
2012 yılında hayata gözlerini yuman yazar okunacak onlarca kitap bıraktı.

Fahrenheit 451 kitabının konusu ve anlatımı

Şunu açıklıkla ifade edeyim. Eğer kitabı okumadıysanız elinize aldığınız kitabın en iyi yazılmış bir bilim kurgu romanı olduğunu söyleyebilirim. Akıcı bir anlatımı var. Bilim kurgu hikayelerini belki de okurlarına sevdiren ve edebiyat alanına kabul ettiren ilklerden birisi.
Kitabımız aslında bizi ters köşe yapıyor.
Ömrü kitapların arasında geçmiş bir yazarın hikaye kahramanı bir itfaiye eri. Onun görevi gelen ihbarları değerlendirip, orada bulunan kitapları toplamak ve onları yakmak.
Üstelik işini çok iyi yapan ve çok seven bir itfaiyeci
Hikayedeki kahramanımızın adı Guy Montag
Yaptığı işi birkez olsun sorgulamamıştı.
Ta ki yeni komşusu ile tanışana kadar.
Kahramanımızın hayatı durmadan televizyonun karşısında vakit geçiren bir eş ve kitap yakmakla geçiyordu. Yeni komşusu Clarisse onun kitaplarla ilgili bütün fikirlerini değiştirdi. Hayatı tümden bambaşka yöne evrildi  ve kitapların değerini anlamaya başladı.
İşte 17 yaşındaki bu güzel kızla tanıştıktan sonra hayatındaki bütün yanlışlar doğruları ile yer değiştirmeye başladı.
Ve aslında şu söz kahramanımızın kıvranmalarını anlatan en güzel sözdü.
“Mutlu olmamız için gerekli her şeye sahibiz, ama mutlu değiliz. Bir şey eksik. Etrafa bakındım. Ortadan kaybolduğunu kesinlikle bildiğim tek şey, on-on iki yıldır yaktığım kitaplardı.”

Sadece düşünün!

Sadece düşünün, kitapların olmadığı bir dünya hayal edin. Ya da hayatınıza hiç kitabın girmediğini…
İşte o korkunç gerçekle yüzyüze bizi bırakan bir kitap Fahrenheit 451
Hayatını kitapları yok etmek ile kazanan bir insanın kitaplarla hayat bulmasını anlatıyor bu kitap. Bu yüzden Fahrenheit 451 okunduğunda ne kadar hayatınızda eksik bir köşe olduğunu anlayacaksınız. Teknolojinin içinde mahkum bir hayat yaşayan insanların yaşamlarını gözler önüne seriyor aslında kitap.

Aslında ne tuhaftır. İnsanın yaptığı her şey ayağına dolanır derler ya!
Kahramanımızın evi artık okuduğu kitaplarla dolmaya başlamıştır ve bir gün şikayet edilir. Evindeki kitaplar toplanıp yakılmak için gelindiğinde Montag buna izin vermez ve kitapları yakmaya gelen kişiyi öldürür ve oradan kaçar. Bir nehri takip ederek kendi gibi kaçak insanlarla beraber olmaya başlar ve herkes onu öldü sanır.

Kitabımınızın vermek istediği mesaj gerçekten çok anlamlıdır. Yanmayan evlerin yapıldığını hayal edin. İşiniz yangın söndürmek. Ancak söndürecek yangın bulamadığınız için göreviniz kitap yakmak.
Ve yaktığınız kitapların bir gün size hayat vermesi ve kitaplardan insanların ne anladığını anlamanız için sorgulamanın içine girmeniz.
Ve bu kadar ipucu yeter!
Kitabı okumadıysanız okumanızı tüm yüreğimle tavsiye ederim

Ve son söz!

Yazmış olduğum  “Labirentten Çıkış” isimli ikinci kitabımın arka kapak yazısında “Kitaplar vardır okursunuz diye başlayan ve içinde “Bazen bir kitabı okursunuz, içinden bir cümle dikkatinizi çekmiştir. O sizin anahtarınızdır, çevirirsiniz anahtarı ve kapıyı açarsınız” yazmıştım.
Fahrenheit 451 kitabını okuduğunuzda elinizdeki anahtarla bir kapıyı açacaksınız, buna adım kadar eminim.








Exit mobile version