Her şeyin bir matematiği vardır. Hayatınıza matematik ve felsefeyi almadığınız zaman medeniyetin göbeğinde bile yaşasanız bedevi olmaktan kurtulamazsınız. Her şeyin bir matematiği olduğu gibi yerkürenin de bir matematiği vardır. Dünyamızın 3/4’ü su. Yani 1/4 oranında toprak var. Yani dünya üzerinde kullanabileceğimiz toprak parçası dört parçanın sadece 1 parçasıdır. Sistemin matematiği aslında çok muhteşem.
Eski uygarlıklar bu matematiğe çok dikkat etmişler. Sadece dünyanın 1/4’ü toprak ise matematik bize bu dünyada rahat ve huzur içinde yaşayabilmemiz için bu oranı korumamız gerektiğini söyler. O zaman elimizde var olan toprağın da ancak 1/4’ünü yerleşim alanı olarak kullandığımızda doğa ile barışık yaşamış oluruz ve doğanın dengesini yaratılışın dengesinden çıkarmadan sağlamış oluruz.
Toprağın her zaman 3/4’ü tarım arazisi, orman, mera ve dağ olarak kalmak zorunda. Çünkü denge bunun üzerine kurulu. Ancak yerleşim alanı olarak geri kalan 1/4’ü kullanabilirsin. Eski uygarlıklardan kalma şehir kalıntılarına dikkat ediniz. Nerede ise hepsi kayalık, tepelik ve çorak arazilere kurulmuştur. Aşağılarında her zaman bereketli topraklar olmuştur ve oralara hiç yerleşmemişlerdir. Hatta ormana, meraya, dağa, dokunmamak ve onların sınırlarını ihlal etmemek için kayaların içini oymuşlar ve kayaların içindeki mağaraları yerleşim alanı olarak kullanmışlardır.
Tabiat ana aynı insan gibidir. İnsan vücudunun da bir matematiği vardır. İnsan vücudunun % 70”i sudur. İnsan yaşlandıkça bu oran %50’ye kadar düşer. Bu kayıp bünyede yaşlılık olarak ortaya çıkarır. Tabiat ananın yaşlanıp ölmemesi için 3/4 oranındaki su oranını koruduğumuz gibi var olan toprak parçası üzerinde de 3/4 oranına dikkat etmemiz gerekir. Tarım arazilerini, ormanları ve meraları yerleşim alanı olarak kullandığımızda tabiat dengesi aleyhimize çalışmaya başlar.
Türkiye’de yaklaşık 19 milyon konut var. Bu konutların 2000 yılından sonra yapılan 7 milyon dolayında konutu çıkardığımızda 12 milyon konutun kentsel dönüşüm projesine uygun olarak ya desteklenmesi ya da yıkılması gerekmektedir. Ne hazindir ki zaten kaçak ve rastgele yapılan bu yapıların üzerine gerçekten mühendislik ve mimarlık matematiği ile ölçeklendirilmiş bilim ışığında kentler oluşacağını beklerken kentsel dönüşümler kentsel bölüşüme dönüştürülmüştür. Ormanlar, tarım arazileri, meralar hatta denizler doldurularak yeni yeni kentler oluşturulmuştur. Trafiğin, insan nüfusunun ve hiçbir matematiğin yapılmadığı ve sadece para kazanmaya endeksli bu ucube şehircilik ülkemizde hayatın nerede ise yaşanmaz bir hale gelmesine sebep olmuştur.
Toprağın sadece 1/4’üne yapılaşma yapabilirsiniz. Geri kalan 3/4 toprağın üzerinde yaşayan canlıların ihtiyacı olan yaşamsal kaynakları üretmek için kullanılmalıdır. Oysa yandaşa rant sağlamak ve zengin yandaşlar oluşturmak için var olan bütün dengeler altüst edilmiş, mimari zekadan ve mühendislikten uzak ucube yapılaşmalar ortaya çıkmış, ormanlarımız, topraklarımız, meralarımız ve tarım arazilerimiz istila edilmiştir.
Düşman istilasını birlik olup ortadan kaldırabilirsiniz. İçinizde paraya esir olmuş insanların toprak, mera, deniz, orman demeden sürdürdükleri bu istilayı nasıl durdurabiliriz gerçekten bilemiyorum.