Site icon Mehmet Tekeci

Dürüst Değilsin Dostum! Bunu Sen de Biliyorsun.

Önce Allah gerçeği ile, sonra onun yaşam gerçeği ile sonra da kendi gerçeğinle yüzleş ve doğru diyebileceğin bir çizgin olsun.

Paylaşımlarımızda öfke algılayan, çok taraflısın diyenlere, müslümanlar ile arana durmadan mesafe koyuyorsun diyenlere çok basit bir deney yapmalarını rica ediyorum.

Ben senin baktığın yerden yaklaşık 35 yıl, şu an baktığım yerden ise yaklaşık 2005 yılından beri bakıyorum. Seni anladığımı ve senin neden öfkelendiğini çok iyi biliyorum.

Senin neden Allah ve kutsal değerler perdesinin ardına saklandığını biliyorum. O yüzde sana ve senin gibilere kızmıyorum. Sadece kişilere ve olaylara başka yerden bakmanızı bekliyorum.
Ben oraya saklanarak çok zulüm yaptım.
Allah öyle emrediyor diye çok canlar yaktım.

Hakikaten Allah öyle mi istiyor?
Allah senin parmağına taktığın yüzüğe, üstüne giydiğin kumaşın cinsine, başına örteceğin örtüye, devletini nasıl yöneteceğine gerçekten karışıyor mu?,

24 saat içinde 24 saniye bile vakit ayırmadığın kitabına bak.
Karışmadığını göreceksin.
Ne acı değil mi? Kıyamete kadar geçerli dediğin kitabına 24 saatin 24 saniyesini ayırmamanın utancını yaşayacağın yerde, karşındakini o kitabın arkasına saklanarak acımasızca eleştiriyorsun.
Kitaptan çıkarımlar elde edemediğin için öfkelisin. Çünkü savunduğun hiçbir şeyin alt yapısını bilmiyorsun. Bilmediğin bir şeyi savunarak Allah’a yaranacağını, belki seni affedeceğini zannediyorsun.
Bende öyle zannederdim.
Kabul et sende öyle zannediyorsun.
Din adına yaptığın hiçbir şey seni ruhsal olarak tatmin etmiyor. Etse mutlu olman gerekir. Oysa sen hep saldırıyorsun. Hakaret ediyorsun. Kadınlar islam dinine göre kutsal diyorsun ama ilk sıkıştığın yerde muhatabının anasına ve eşine küfür ediyorsun.

Dışardan bakmaya devam et.
24 saatte 24 saniye vakit ayırmadığın kitabının neyini savunuyorsun. Hakikatin savunmaya ihtiyacı olamaz ki? Savunmaya ihtiyacı olan şeyin açığı var demektir. Hakikati savunmak onu hayatın içinde var etmekle yaşamakla mümkündür.

Düşün!!
İslam faizi haram kıldı diyorsun bankada faizde paran var.
İslam yetime fakire fukaraya bakmayı emretti diyorsun yıkılmak üzere olan gece kondunda oturan garibandan 500 TL kira alıyorsun.
İslam da yalan konuşmak yok diyorsun ama 30 yaşındaki arabanı orijinal diye ilana koyuyor ve üstelik toplumda güven olmadığını söylüyorsun.
Devlet malı yiyen şehit olsa bile cehenneme gidecek dedi peygamber diyorsun devlet malını amuduyla götürenleri alkışlıyorsun.
Emaneti ehline verin diyor dinimiz diyorsun çocuğunu işe sokmak için milletvekilinden yardım istiyorsun.

Anladın değil mi kardeş?
Savunduğun hiç bir şey toplumda yaşamıyor.
Gerçekler konuştuğun gibi hayatında yok.
Kulaktan dolma bilgilerle savunduğunu zannetiğin fikirler ile, akıllı ve düşünen insanlara öfkeleniyorsun. Çünkü onlara hayatın gerçekliği ile cevaplar vermen mümkün değil.

Caminin önünde durup bu camiden çıkan herkese tek tek güvenebilirsin diyemiyorsun.
Her ramazan oruç tutan insanların ruhsal olarak bir adım bile ilerlemediğini gördüğünde hayal kırıklığı yaşıyor ve inandıkların ile gerçekler arasında çelişkiye düşüyor ve öfkeleniyorsun.

Demek ki senin din diye yırtındığın gerçeklerin Allahın var ettiği gerçeklerle ilgisi yok.
Önce Allah gerçeği ile, sonra onun yaşam gerçeği ile sonra da kendi gerçeğinle yüzleş ve doğru diyebileceğin bir çizgin olsun.
O çizgiyi göğsünü gere gere anlat.
Yaşa.
Gurur duy.
İşte sen savundukların ile bunları yapamıyorsun ve kızıyorsun.
O yüzden öfkelisin ve o yüzden etrafınla barışık değilsin.

Algıladığın öfke, algıladığın karşı duruş aslında senin baktığın yerin darlığı..
Hayatı kavrayamamış olmanın verdiği eziklik.

Çık oradan ve hayatı gerçekliği ile paylaş.
Hiç bir şeyi savunmak zorunda değilsin.
Hakikatin savunulmaya ihtiyacı yoktur.
O güneş gibi doğar ve konuşur.
Özel mesajcılara ve ulaklara ihtiyacı yoktur.
Rahat ol.

Exit mobile version