Site icon Mehmet Tekeci

Ölüm ve Doğum -1-

ÖLÜM VE DOĞUM -1-

Ölüm ve doğum konusu herkesin merak ettiği bir konudur. Özellikle ölümden sonraki yaşamı herkes merak eder. Zannedilir ki, gidip de gelen yok ve bu alan bir sır. Oysa o kadar çok gelen ve giden var ki…
Bu alan sadece bir farkındalık ve bilinç konusudur ve sadece size bilinciniz ölçüsünde açılır.
Doğum ve ölüm konusunda iki adet öğretilmiş bilgi bizim başka bakış açılarını düşünmemizi engeller.
1- Hayatın tek ömürlük olduğu zannı.
2- Hayatın dünya ve ahiret olarak kurgulandığı bilgisi.

Bu iki bilgide yanlıştır.
Hayatı hangi köşesinden tutarsanız tutun, ister dünya yaşamı ve isterseniz bilinen haliyle ahiret yaşamını tek ömürlük kurgu ile anlamanız ve anlatmanız mümkün değildir.

Her ölüm bir doğumun, bir yeni başlangıcın habercisidir. Ölüm aslında bir yenilenme ve hatta güncellenme habercisidir. Yepyeni bir yaşam planı, yepyeni bir başlangıç ve yepyeni bir yol haritası ile yeniden başlamak için geçilen bir kapıdır. İnsan-ı Kamil olmak ya da tekamül etmek için tek ömürlük bir hayatın yeterli olmadığını kabule geçmediğimiz müddetçe kozmik alan bilgisi olan doğum ve ölüm konusunun anlaşılması mümkün değildir.

İlk bedenlenme macerası ile başlar yolculuk.
Rahim denilen bir boyut kapısından adımınızı atarsınız hayata ve ilk nefesinizi alırsınız.
Bu serüven bir deneyim parkurudur.
Bedenen burada yaşarken bilinç olarak kozmik alana bağlısınızdır.
Yazılımınız buraya ait değildir ancak buranın şartlarına göre oluşturulmuştur.
Nefes aldığınız yer burasıdır ancak enerji olarak bağlarınız kozmik alandadır.
Bu yüzden uyuduğunuzda enerji olarak serbest kalır ve özgürce dolaşırsınız geldiğiniz yerleri, hayal ettiklerinizi ya da zihninizde oluşturduklarını…
Çocukların ilk dünyaya geldiklerinde sürekli olarak uyumalarının nedeni budur.
Buraya adapte olmaya çalışırlarken geldikleri yerler ile bağlantıları devam etmektedir.
Bedenin burada olsa da aslında sen hep orada yaşarsın.
Bunun bilincine vardığında kozmik alanın tesiri altına girersin ve aslında kader planının yazıldığı o alanda var ettiklerinin bu alanda tezahürlerini görürsün.
Düşüncelerinle hayal eder, kozmik alanda oluşturur ve burada yaşarsın.

Dedik ya! Rahim denilen bir boyut kapısından geldik buraya.
Yaşadığın her boyut senin hakedişindir ve sen hakedişlerini yaşarsın.
Et ve kemik bir varlık değilsin. Enerjisel bir varlıksın ve hangi frekansta titreşirsen o frekansın yaratımını yaşarsın.
Sen düşüncelerinle olmasını istersin ve OL dersin ve oldurulur.
Olan şey ne ise sonuçlarını burada deneyimlersin.

Bütünden baktığından yolunda gitmeyen şeylerin var edeni sensindir. Ancak kendini et ve kemik bir beden olarak düşündüğün için bunlar için bir sorumlu ararsın ve bu sorumlu genelde Tanrıdır ya da diğerleri…
Sen düşündün, sen var olmasını istedin ve olduruldu.
O kadar işte !

Doğum varoluşun hayat sahnesinde sen tarafından ortaya konulmasından başka bir şey değildir.
Bu deneyim alanı senin ustalaşman için oluşturulmuştur.
Farkında olmanı isterim ki, bu hikayenin kahramanı olmayı sen istedin.
İstedin ki, senaryoyu bilmeyeyim, kimse sana replik vermesin. Ben sahneye çıkayım ve hayat oyununu spontan bir şekilde başrol oynayayım. Bunun için kimseye ihtiyacın olmadığını biliyorsun. Kodlarında kayıtlı bu. Zihnin bu oyunun gerçek olduğunu sana durmadan söylüyor. Sen bu sahnede oynadığın oyundaki kimliğini sahipleniyorsun. İşte bu canını yakıyor.
Sahiplenme, sadece sahnede oyununu oyna.
Göreceksin varoluşun perdesi aralanacak ve sen yaşam ustası olacaksın.

Exit mobile version